TBMM Genel Kurulu'nda Reyhanlı Saldırısı Ele Alındı

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Reyhanlı saldırılarına ilişkin olarak, “Gittiğinizde görüyorsunuz, koca bir çukur var orada ve organize olduğu her halinden belli.

Bu olayı iki dakikada çözmüşler, öyle mi? Görüntü yok, bir şey yok Sayın Bakan. Nasıl çözdünüz, gerçekten merak ediyorum, önceden alınan duyumlara neden duyarsız kaldınız?” dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Reyhanlı'da yaşana saldırılara ilişkin bir konuşma yapan CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, "Pazar günü Anneler Günü'ydü ve bir kara gündü bizim için aslında. Çünkü Reyhanlı'dan gelen acı haber bizde mecal bırakmadı, Anneler Günü'nü kutlayacak halimiz kalmadı. Gerçekten, o gün sesim kısıldı benim o acı nedeniyle. Bu korkunç saldırıda yaşamını yitiren yurttaşlarımızın acısını derinden paylaşıyorum ve ailelerine sabır diliyorum. Yaralıların bir an önce onların iyileşmelerini diliyorum" dedi

Eylemi şiddetle kınadığını belirten Tarhan, "Terör nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin sonuna kadar kınanmalı, sonuna kadar lanetlenmeli diyorum ve kim yaptıysa bunu, bunun sorumluları, bunu bulmakla yükümlü olanlar kanıtları ortaya çıkarsınlar ve kim yaptıysa yargılayıp cezasını versinler diyorum. Hatay'ın kolu kanadı kırılmıştı; 51 can, düşünebiliyor musunuz? Az değil, 51 can. Hatay yaralıydı. Ben dün Reyhanlı'daydım. Sokaklarında, taziye mekanlarında acılı insanlarla birlikteydim. Kardeşler gördüm, kardeşlerini yitirmişlerdi, çocuklar gördüm. Torunlar, torunlarını kaybetmiş nineler, onlarla birlikteydim. Bir bebek ölmüştü, çok küçüktü daha. Anneler Günü'nde annesine hediye almaya giden gençler evine dönememişti, annelerini bir daha görememişlerdi. Bir damat gelinini kuaföre götürmüş bırakmış ve damatlığını almak üzere terziye gitmişti ve o sırada yakalanmıştı. Hastaneye ziyarete gittik, gözünü kaybetmişti. Gencecik babasını yitirmiş bir küçük oğlan vardı, dedesinin verdiği şekerle avutmaya çalışıyorlardı onu. Ne kadar sakinleştirmeye çalışırsanız çalışın öfkeliydiler. Öfkenin tek nedeni sadece yakınlarını yitirmek değildi, öfkelerinin başka bir nedeni de vardı; terk edilmiş olmaktı. Devletin onları terk ettiğini düşünüyorlar ve bunu anlatıyorlar, her yerde size bunu anlatıyorlar. Ne Başbakan ne bakanlar gitmiş Reyhanlı'ya” dedi.

Tarhan'ın sözlerine İçişleri Bakanı Muammer Güler itiraz ederken, AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, "Ne alakası var, hepsi oradaydı. Niye provoke ediyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. AK Parti Hatay Milletvekili Mehmet Öntürk ise, "Olayın başından beri oradaydı Sayın Bakan" dedi.

Tarhan, "Yani neden gitmediniz, o insanların ellerini tutmadınız?" diye sözlerini tekrarlayınca AK Partili Can, "Her şeyi istismar ediyorsunuz" dedi.

Konuşmasına devam eden Tarhan, "Bildiğiniz korku filmi gibiydi, bildiğiniz korku filmi platosu gibiydi orası ve çukurlar vardı, paramparça binalar vardı, kırık cam yığınları. Sanki savaştan çıkmış bir kentti. Aileler yok oldu orada, yanarak kül oldu insanlar. Travma henüz atlatılamamış. Nasıl atlatılabilsin ki bu kadar kayıptan sonra? Alandan bir naaş daha çıkartılıyordu biz oradayken. İnsanlar ağlayarak kendi cenazelerini kendilerinin çıkarttığını anlatıyorlardı. İki çocuğunu birden kaybeden birinden söz ediliyordu. Bakın, saatlerce ortada görünmediğini söylüyorlar devletin orada. Bu insanlar anlatıyorlar bunu. Saatlerce ortada görünmeyen devletin, şıp diye sorumluları ortaya çıkartıp açıkladığı konusunda tabii ki, elbette kuşku yaşıyorlar, biz de kuşkulanıyoruz. Medya manipülasyonuyla istediğini, her şeyi yaptırmak ve istediği zaman bizi istediği komşumuza düşman etmekte ustalaşmış bir yapının açıklamalarından kuşku duymaya söyler misiniz hakkımız var mı, yok mu? Hakkımız var. 73 MOBESE kamerasının bir gün önce devre dışı kalmasından, lütfen, bırakın da kuşku duyalım, duymamız gerekiyor. Tonlarca patlayıcı maddenin kullanıldığı çok açık. Gittiğinizde görüyorsunuz, koca bir çukur var orada ve organize olduğu her halinden belli bu olayı iki dakikada çözmüşler, öyle mi? Görüntü yok, bir şey yok Sayın Bakan, nasıl çözdünüz, gerçekten merak ediyorum? Önceden alınan duyumlara neden duyarsız kaldınız? Orada halk şunu söylüyor; ‘Önceden böyle bir saldırının olacağı halk arasında konuşuluyordu. Bazı insanlar buradan o yüzden uzaklaştılar.’ Bunları, bu iddiaları biz ciddiye almak durumundayız, dinlemek durumundayız. Cevval istihbarat örgütümüz bomba yüklü araçların girmesini nasıl önleyemedi, gerçekten ben bunu çok merak ediyorum? Hani, şu her yerde boy gösteren fiyakalı Müsteşarınız var ya, o Müsteşar neden kendi işini yapmıyor? Bunu sormaya hakkımız yok mu bizim? Herkes biliyormuş bomba yüklü birtakım araçların sağda solda dolaştığını ve bomba imalathanelerinin sınırlarda güvenliği tehdit ettiğini herkes biliyormuş. Devlet nasıl bilmez ve istihbarat teşkilatı nasıl bilmez? Olay yerine ilk giden milletvekillerimiz olay mahalline neden sokulmadılar? Bakın, acaba istihbarat örgütü bunu yapmak istemiyor mu yani olanları önceden önlemek, önleyici istihbarat yapmak, görmek istemiyor mu diye sormaya hakkımız var. Ya, Başbakanınız. Çok üzgünüm bunu söylemekten, yani hoşuma gittiği için söylemiyorum ama savaşla bozmuş, farkında değil misiniz? Yani ‘Bir fırsat olsa da birileriyle savaşsam’ diyor. Ama savaş açmadıysa bugüne kadar ya general bulamıyor, hakikaten general kalmadığı için general bulamıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı acaba birilerinden izin mi almak istiyor, izin alamadığı için mi savaşmıyor, savaş kararı vermiyor?" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yeni saldırılar olabileceğine ilişkin açıklamasını anımsatan Tarhan, "Şu meşhur Dışişleri Bakanınız, adeta diyor ki bize, Türk halkına; ‘Yaşamının tadını çıkartın. Yarın bir gün başınıza sizin de hâller gelebilir, her yerde patlamalar olacak.’ Ya, bir Dışişleri Bakanı bir ülkeyi korku filmi platosuna çevirebilir mi? Şunu söylemesi gerekmez mi; 'O ölenler bizim canımızdı, önleyeceğiz, asla bir daha izin vermeyeceğiz.’ Bu şekilde olmaz, ağlamak filan değil onun görevi. Bugünlere biz nasıl geldik, bunların tartışılması ve bir daha olmayacağı sözünü bize vermesi, o morali vermesi gerekmiyor mu? Oysa, hayır, bir hata olduğunda çocuk gibi diyor ki; Bizden öncekiler yapmıştır, sabahçılar yapmıştır, öğlenciler yapmıştır. Komşunun camına taş at, kaç. Ya, böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Komşunun camına taş atarsanız elbette bunun sonuçlarını yaşarsınız hep birlikte" diye konuştu

Kaynak: İHA