Atlantik Konseyi 5. Enerji ve Ekonomik Zirvesi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, krizlere zamanında ve gerektiği gibi müdahale edilmediği her durumda, Suriye gibi acı örneklerin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, "İki yıl öncesine kadar herhangi bir kimsenin telaffuz ettiğinde inanamayacağımız sayıda insanın hayatını kaybetmesi çok acı ve vicdanları sarsan bir durumdur" dedi.


Gül, Grand Tarabya Oteli'nde düzenlenen Atlantik Konseyi 5. Enerji ve Ekonomik Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, seçkin bir heyetle birlikte olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Bu önemli etkinliği İstanbul'da düzenleyen Atlantik Konseyi'ne ve emeği geçen herkese teşekkür eden Gül, kamu ve özel sektörden üst düzey katılımla düzenlenen bu yılki zirvede, enerji dinamiklerinde meydana gelen değişiklikleri, Güney Gaz Koridoru'nu, küresel ekonomik kalkınmayı, Modern İpek Yolu'nu ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu geniş coğrafyada vuku bulan güncel gelişmelerin tüm boyutlarıyla ele alınacağını söyledi.

Gül, zirve kapsamında düzenlenecek panellerin ufuk açacak tartışmalara zemin oluşturacağına inandığını belirterek, bütün bu başarılı etkinliklerin herkes için faydalı olacağını ifade etti.

Enerji ve ekonomi gibi birbirleri için vazgeçilmez ve tamamlayıcı nitelikteki iki kavramın, küresel ve bölgesel düzeyde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir konjonktürde tartışıldığını anlatan Gül, "Bugün küresel jeopolitiğe iki güncel gelişme yön vermektedir. Bir yandan Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı tesiri altına alan ve henüz içinden çıkamadığımız ekonomik krizin yansımaları, diğer yandan ise Kuzey Afrika ile Orta Doğu'nun çehresini değiştirmeye namzet ancak sonuçlarını şu anda kestirmekte zorlandığımız bir tarihi değişim ve dönüşüm süreci bulunmaktadır. Bölgesel ve küresel barış ve istikrar ile güvenlik, büyük ölçüde bu sürecin ne yönde şekilleneceğiyle doğrudan bağlantılı olacaktır" diye konuştu.

- Suriye örneği

Cumhurbaşkanı Gül, bu açıdan bakıldığında herhangi bir ülkedeki iç çatışmanın etki ve yansımalarının sadece o ülkeyle sınırlı kalmadığını, tüm bölgenin istikrarına tehdit oluşturduğunu Suriye örneğinde olduğu gibi hep beraber görüldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bu vesileyle buradan bir uyarıda da bulunmak istiyorum ve dikkati de çekmek istiyorum; krizlere zamanında ve gerektiği gibi müdahale edilmediği her durumda, Suriye gibi acı örneklerin yaşanması kaçınılmazdır. İki yıl öncesine kadar herhangi bir kimsenin telaffuz ettiğinde inanamayacağımız sayıda insanın hayatını kaybetmesi çok acı ve vicdanları sarsan bir durumdur. Dolayısıyla 'krizler ertelenebilir' anlayışının herkes için olumsuz sonuçlar doğuracak daha büyük krizlere yol açacağını görmek gerekmektedir."

Gül, bugün kendi coğrafyasından ve sınırlarından uzak gördüğü bir kriz karşısında adeta gözünü kapatanların, çatışmaların ve terörün kendi topraklarına ve ülkelerine bir gün muhakkak sıçrayacağını, hayat tarzlarını tehdit edeceğini görmelerinin elzem olduğunu vurguladı.

Diğer taraftan bir ülkedeki istikrar sorununun bölgesel ve küresel ekonomik dengelere de olumsuz yansımasının mukakkak olacağına dikkati çeken Gül, "Hepimizin çok iyi bildiği gibi hidrokarbon kaynaklarına sahip ya da mücavir ülkelerde çıkan bir çatışma, enerji fiyatlarında hızlı yükselişlere yol açmakta, dünyanın neresinde yaşanırsa yaşasın insanların ekonomik refahına doğrudan olumsuz etkide bulunmaktadır" dedi.

- "Enerji güvenliği uluslararası gündemde öncelikli maddelerden biri olmaya devam edecek"

Cumhurbaşkanı Gül, bu genel tespitlerden sonra birbiriyle doğrudan bağlantılı enerji ve ekonomi konularına da değinmek istediğini belirterek, "Enerji güvenliği, çeşitliliği ve enerji kaynaklarına güvenli ve makul fiyatlarla erişim her ülke için artık ulusal bir çıkar ve güvenlik konusu haline gelmiştir" ifadesini kullandı.

Bu itibarla, bu meselenin sadece ülke içi ekonomik dengeleri ve ekonomik büyüme, refah ve sürdürülebilir kalkınma gibi dinamikleri değil, devletler arasındaki ilişkilerin doğasını, ittifak ilişkilerini, dış politika tercihlerini ve savunma politikalarını etkileyecek bir nitelik kazandığını anlatan Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla enerji güvenliği uluslararası gündemde öncelikli maddelerden birisi olmaya devam edecektir. Yenilenebilir ve kaya gazı gibi konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarının vaadettiği büyük potansiyele rağmen insanoğlunun orta vadede hidrokarbon kaynaklarına olan bağımlılığının da süreceğini anlıyoruz ve bunu görüyoruz. Yapılan projeksiyonlar, en azından 2040'lı yıllara kadar bütçelerimizin temel girdisini fosil yakıtların oluşturacağına işaret etmektedir. Bu şartlar altında fosil yakıtların güvenilir ve sürdürülebilir farklı kaynaklardan olabildiğince çeşitlendirilmiş güzergahlar üzerinden uygun fiyatla ve kesintisiz olarak akışının, enerji güvenliğinin ana hedefi olmayı sürdüreceğini göstermektedir."

Gül, bu durumun Orta Doğu, Rusya, Kafkasya, Orta Asya ve OPEC merkezli enerji üretiminin önemini koruyacağına da işaret ettiğini söyledi.

- "Genel eğilim, yeni nesil teknolojilerle nükleer enerjiye yatırım yapmayı sürdürmek yönündedir"

Cumhurbaşkanı Gül, diğer önemli bir hususun, nükleer enerjiye olan ihtiyacın süreceğinin olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Fukushima'da yaşanan son facia, bazı ülkeleri nükleer santrallerini kapatma kararı almaya sevketmişse de genel eğilim, yeni nesil teknolojilerle nükleer enerjiye yatırım yapmayı sürdürmek yönündedir. Bununla beraber, son yıllarda küresel enerji görünümünde büyük çaplı değişimlere de şahitlik ediyoruz. Bu kapsamda dünya enerji haritası değişmekte ve enerji alanında yeni aktörler ortaya çıkmakta, talebin hızla arttığı görülmektedir. Ayrıca, oyun değiştirici büyük gelişmeler meydana gelmektedir. Daha önce çeşitli vesilelerle dile getirdiğim üzere, komşumuz Irak, küresel enerji denkleminde çok daha büyük bir rol oynamaya hazırlanmaktadır."

Uluslararası Enerji Ajansı'nın, 2035'e giden süreçte Irak'ın, dünya petrol üretimindeki toplam artışın yüzde 45'ini gerçekleştireceğini tahmin ettiğini aktaran Gül, "Irak'ın, 2030'larda Rusya'nın önüne geçerek, dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçısı olması beklenmektedir. Geliştirilmesi ciddi şekilde ihmal edilen doğal gaz kaynakları bakımından da Irak, son derece önemli bir ülkedir. Irak'taki doğal gaz kaynakları, aynen petrolde olduğu gibi, paralel şekilde geliştirilmeli ve dünya enerji güvenliğine daha çabuk katkı verecek hale getirilmelidir" diye konuştu.

Kaynak: AA