Koçer: 'Andımızın Kalkmasını Olumlu Buluyorum'

Hükümet tarafından açıklanan demokratikleşme paketi İzmir’de, CHP ve AK Parti İzmir milletvekilleri tarafından değerlendirildi.

CHP’li vekiller pakete ilişkin; “Kötü bir televizyon dizisi’, ‘alay mı ediyorsunuz?’ sözleriyle eleştirilerde bulundu.
Mazlum Der Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Arif Koçer de, Andımızın kalkmasını olumlu buluyorum" dedi.

İzmir Küçük Millet Meclisi’nde moderatörlüğünü İzmir Küçük Millet Meclisi temsilcisi gazeteci Pervin Mısıroğlu’nun yaptığı değerlendirme toplantısına CHP İzmir Milletvekilleri Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Erdal Aksünger, AK Parti İzmir Milletvekili Rifat Sait ile çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.

Konuşmacılar kendilerine tanınan 5’er dakikalık süre içerisinde pakete ilişkin görüş, öneri ve eleştirilerini ifade ettiler.

CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, muhalefet partisi olarak üzerlerine düşen görevler konusunda genel başkanları ile istişarede bulunduklarını açıklayarak şöyle konuştu: “Üç harfi yan yana getirerek demokratikleşme olmaz. Kürt sorunu üzerinde önemli adımlar atılması için beklenti vardı. Genel başkanımızla konuşuyoruz. Biz nerede birleşemiyoruz? ‘Gelin birlikte yapalım’ dediler de biz nerede buluşmadık? Nedir ortada? Muhalefetin üzerine düşen görev nedir? ‘Sizin öneriniz nedir?’ diye soruyorlar. Biz kanun teklifleri vermişiz. Aslında bunları göstermek lazım. Demokratikleşme yolu yordamı denilebilir mi? Aleviler için bir üniversite ismini hak gördü, zeka ile alay etmek gibi bir durum. Alay mı ediyorsunuz?”

“LAİKLİK VARSA DİYANET NEDEN VAR?”
Pakette türban düzenlemesine ilişkin atılan adımların kılık kıyafet düzenlemesi üzerinden yansıtıldığını öne süren Aksünger; şunları söyledi: “Devletin dini var. Türkiye’de laiklik diyorsunuz ama inançları eziyet göstererek zorla onun vergisini isteyerek ona inancını yaptırmıyorsunuz paket açıklıyorsunuz. Laiklik varsa o zaman Diyanet neden var? Bakın İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransa’ya örneklerde bir kavram kargaşası yaşıyoruz. Türban; çok anlamlı bir şey değil. Mesele kıyafet değil. Adını kıyafet koyarsanız o zaman mayo ile de içeri girsinler. Kimse bunu siyasallaştırmadığı zaman hiçbir kıyafetin meselesi olmaz. 1600’lü yıllarda hukukçular bilirler. Neden Avrupa’nın göbeğinde peruk takıyorlardı? Çünkü siyasi sembollere karşı etkileşim sürecini önlemek içini. Bunları değerlendirmeyip devrim yaptık demek bana çok doğru gelmiyor." CHP’li vekil Aksünger ayrıca, kişisel verilerin güvenliği konusunda henüz adım atılmadığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişisel verilerin güvenliği, dört yıldır adalet komisyondan çıktığı halde bekliyor. Kişiselliğin güvenliği. İnsanlar dinleniyor, fişleniyor. 75 milyon insanın telefon trafiği mahkeme kararı ile dinleniyor. Kendileri söylediler. Bu nasıl bir demokrasi. Tüm halkın senin potansiyel suçlu. Bunları MİT’in en yetkili isimleri söylüyorlar.”

"KÖTÜ BİR TV DİZİSİ"
CHP İzmir Milletvekili Alaatin Yüksel de pakete ‘kötü bir televizyon dizisi’ benzetmesinde bulunarak şunları söyledi: “Beşinci paketten ne bekliyorsunuz diye sorarsanız altıncısını yedincisini bekliyoruz diye söylerim. Kötü bir televizyon dizisi gibi. Demokrasiyi bir pakete sığdırmak doğru değil. Bunca paket açıklandı ama hâla yedi milletvekili tutuklu. Hükümetin paketin hazırlama biçiminde bile demokratik değil. Hangimiz hazırlanması konusunda meslek odaları, STK’lar yer aldı? Paketin hazırlanmasında iktidar partisinin milletvekilleri bakanları yok. Kim hazırladı? Güvenlik Teşkilatı Müsteşarlığı diye bir kurum var. O kurul hazırladı. Sunumuna gelince 17 madde var. Saatlerce sürdü. Bazı basın yayın organlarına yasak getirildi.

Basın bildirisi sunumu şeklinde açıklandı. Paketin kurdelesini çözdüler basının ağzını bağladılar.”

“ZARTLA ZURTLA GELEN CARTLA CURTLA GİDER”
Mustafa Moroğlu, demokratikleşmenin zihniyette başlaması gerektiğini belirterek AK Parti politikalarının Türkiye’yi geriye götürdüğünü öne sürdü. “Ne demokratikleşmesinden bahsediyorsunuz? İş zihniyette, kafada" diyen Moroğlu; pakette yerelleşme ile ilgili bir şey olmadığını söyledi.

Bu ülkede demokratikleşme sadece Kürt sorunundan ibaret olmadığını belirten Moroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Evet Kürt sorunu demokratikleşmenin önemli sorunlarından biridir. Ama tek sorunu değildir. Bugün insanı, hayvanı doğayı ilgilendiren her konu Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracaktır. AK Parti'nin bugüne kadar yaptıklarının iki geri bir ileri olduğunu görmemek izin duymamak için engelli olmak gerekir. Bu sadece oyalama bir pakettir. Bunun arkasından yeni tutuklama ve baskılar gelecektir. Aziz Nesin’nin dediği gibi; ‘Zartla zurtla gelen, cartla curtla gider.”

AK Parti İzmir Milletvekili Rifat Sait, Türkiye’de sadece Kürt sorunu olmadığını dile getirerek demokratikleşme paketinin süreceğini ifade etti.

Sait, CHP'li vekiller tarafından pakete ilişkin yöneltilen eleştirilere şu sözlerle yanıt verdi:“Marifet iltifata tabiidir. Özgürlükten yana olup olmadığımızı sorgulamamız gerekiyor. Andımız kaldırılıyor, vay efendim neden kaldırılıyor? Yüzde 52 oranında oy almış bir partiyi ortadan kaldırmaya kimsenin gücü yetmez. Yapılanları aşağılayarak bir yere gelinmez. Evet verilenlerin daha fazlası verilmez. Gerekenler yapılmalı. Anladığım kadarıyla ‘Yetmez ama evet’ ifadesi kullanılıyor. Öncelikle anayasayı eleştirmemiz lazım. Sayın Başbakanımız gelin değiştirelim dedi ama kimse gelmedi. Anayasayı değiştirmek isteyen iktidar mı yoksa birileri buna engel mi oluyor? Anayasayı değiştirmek istiyoruz ama karşımızda ciddi bir muhalefet görüyoruz. İğne ile kuyu kazıyoruz resmen. Hodri meydan, gerçekten samimi iseniz Dersim’i, İstiklal Mahkemeleri’ni araştıralım.”

“STK TEMSİLCİLERİNDEN PAKET YORUMU”
Konuşmacılardan Anadolu Birliği Derneği Başkanı Koç Ali Al, paket içerisinde yer alan maddeleri olumlu bulduklarını ancak yeterli olmadığını belirterek güç birliğinin yapılması gerektiğini söyledi

Türkiye’de bir şeylerin değiştiğini belirten Al; şöyle konuştu: "İstiyoruz ki bir parti üzerinde kalmasın, herkes tarafından el birliği ile bir değişim yaşansın. Şu an iktidar partisi çaba sarf ediyor istiyor ki diğer partilerde çaba göstersin. İki çocuğumu kaybettim terörden. Kardeşlerimin çocukları. Biri askerde diğeri ise dağdaydı. 30 yılda 1 trilyon boş dağlara para attık. 50 yıldır İzmir’deyim. Asla Türk bayrağımdan başka bir bayrak düşünmüyorum. Bir ülkenin doğusu ile batısı arasında ayrımcılık bölünme olursa en başta ben canımı veririm. Muhalefeti ile iktidarı ile biraz daha halkımızı mutlu etmek için ortak çaba kurmak, birbirimize biraz daha tahammül göstermek bunun en iyi yeri İzmir’dir.”

Mazlum Der Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Arif Koçer de pakette özellikle ana dilde eğitim hakkının özel okullarda tanınmasını eleştirerek sözlerine şöyle devam etti: “Ana dilde eğitimin özel okullarda önünün açılmasını doğru buluyor fakat daha fazlasını istemek ve mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Devletin sadece özel okullarda değil bütün okullarda farklı etnik kökenlere mensup kişiler için devlet tarafından alt yapısının hazırlanması gerekmektedir. Andımızın kalkması açısından olumlu buluyorum. Ben dindar birisiyim, benim küçücük körpecik çocuğum inanmadığı değerler için and içmeye zorlanmasın. 7 yaşındaki bir çocuğa asker modunda her gün aynı şeyleri söyletmeyi doğru bulmuyorum.”
Kaynak: İHA