Chp Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin:

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ilişkin, Reyhanlı saldırısına ilişkin, “El Kaide bu eylemi üstlendi” dedi.

CHP’nin MYK toplantısı Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında çalışmalarını sürdürürken, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin bir basın toplantısı düzenledi.

Türkiye’deki görünmeyen tablo içerisindeki temel sıkıntıların göz ardı edildiğini söyleyerek sözlerine başlayan Tekin, “Burada basın mensubu arkadaşlarım benim yakın tanıklarımdır. Reyhanlı’da 53 yurttaşımız hunharca katledildi ve hemen 1 gün sonra 12 Mayıs’ta ben karşınıza geçerek Reyhanlı’daki sürecin nasıl işlediğini, hangi terör örgütleriyle bu eylemlerin yapıldığını sizlerle paylaşmıştım. Başbakan, Reyhanlı ile ilgili, ‘CHP ile Reyhanlı saldırı arasında bağlantı var’ demişti. Rakka’daki bombalı araçların nasıl, neden dizayn edildiğini, niçin buraya gönderildiğini adreslerini bile ana muhalefet milletvekilleri olarak biz biliyoruz da, bu ülkeyi yöneten Başbakan durumdan haberdar değildir” diye konuştu.

Şimdi geldiğimiz nokta hakkında ise Tekin, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Şimdi geldiğimiz nokta evet El Kaide bu eylemi üstlendi. Şimdi bu cümleleri kullanan bir ülkenin Başbakanı acaba ne diyecek bir şey söylemeyecek mi? İtiraz etmiyorum bu tür terör örgütleriyle yakın ilişkileriniz, işbirliğiniz olabilir. Eğer bugün suskun kalıyorsanız, bu terör örgütüne, bu demecine bile cevap veremiyorsanız hani bir deyim var ya her türlü ortaklık bozulur suç ortaklığını bozamazsınız. Sizde ne yazık ki 53 tane insanımızın hayatını kaybetmesinde bu olayın en baş suç ortaklarından birisiniz. Ne diyor şimdi? Sınırları açmazsanız Türkiye’yi de vururuz. Kim diyor bunu? Türkiye’nin himaye ettiği terör örgütleri söylüyor. Bunun çok büyük bir vahim olay olduğunu hatta ilişkilerin Obama masasında sadece bundan dolayı bozulduğunu da yine sizlerle paylaşmıştım. Kazaen Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri ya da Sayın Genel Başkan bu cümleleri kullansaydı bugün herhalde Sayın Genel Başkanı ya da bizleri idam ederdiler”
Bu olayın kabul edilmez bir olay olduğunu vurgulayan Tekin, “Türkiye’nin bu suskunluğu, basınımızın, medyamızın görmezden gelmesi çok vahim bir olaydır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Kısacası 53 tane vatandaşımızın katilinin kim olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kendileri de bu konuda üstlenmiştir. Ama bu konuda bu saate kadar iktidar yetkililerinden söyleyebilecekleri bir tek cümlenin olmaması da doğrusu şaşırtıcı bir olay” şeklinde konuştu.

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Demokratikleşme paketi hakkında ise Tekin, “Biz kamuoyuna sunduğumuzda maalesef görüyorum ki, üzülerek ifade ediyorum. Başta Sayın Reha Muhtar olmak üzere birçok gazeteci bu işten haberdar değildir. Bu da galiba bizim eksiğimizdir diye kabul ediyorum. CHP’nin beyaz türkler ve aleviler için demokrasi paketi yok mu diye soruyor. Var, hem de Türkiye için demokrasi paketi var. 3 yıldan beri açıklamalarımız, AKP’nin reddettiği Meclise verdiğimiz kanun teklifleri var. Ben bugün başta Sayın Reha Muhtar olmak üzere hemen hemen bütün köşe yazarlarına bu demokratikleşmenin ne olduğunu, demokrasinin ne olduğunu, evrensel kurallar içerisinde demokrasinin ne olduğunu CHP’nin hazırlamış olduğu bu raporu kendisine göndermek istiyorum. Genel Başkanımızın 6-7 ay önce hatta bir kısmı seçimlerden önce kendi programımıza aldığımız evrensel kurallar içerisinde Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüğün önünü kesebilecek, önünde engel olabilecek bütün maddelerin tek tek kaldırılmasının acil ihtiyaç olduğunu söyleyen CHP ve programına alan da yeni CHP. Bu iki tane kitapçığımızı da değerli gazeteci dostlarımıza bugünden itibaren göndereceğim. Siz de izin verirseniz hiç olmazsa sizin vesilenizle 8 ay önce çıkmış bu kitapçıkların 2011 yılında demokrasi manifestosu dahil olmak üzere 3 yıl önceki kitapçıklarımızı bütün gazeteci dostlarımıza tekrar göndermek istiyoruz” ifadesini kullandı.

Ana gündem maddelerinin Suriye’deki terör olaylarıyla ilgili olduğunu özetleyen Tekin, bir gazetecinin, “İstanbul’da ölen gencin cenazesi defnedilmedi hala. Onunla ilgili bir inceleme ekibi oluşturduğunuzu zannediyorum” sorusu üzerine şu cevabı verdi:
“İnsanların sağlığına saygı duymayabilir bir iktidar. Ama eğer bir ülkede insanların ölümüne, ölüsüne de saygı duyulmuyorsa o ülkede demokrasi, o ülkede özgürlükten bahsetmek büyük bir ayıp olur diye düşünüyorum.”
Kaynak: İHA