Bakan Günay'a Troia Savaşları Kahramanı Hektor'un Büstü Hediye Edildi
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''Troia bir anlamda kendi çağının İstanbul'u. İstanbul bugün bizim için neyi ifade ediyorsa, o dönem için de Troia zannediyorum ki o tarihlerde de tüm Anadolu'da yaşayanlar için aynı anlamı taşıyor'' dedi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere kente gelen Bakan Günay, Çanakkale Valiliği'ni ziyaret etti. Valilik Şeref Defteri'ni imzalayan Günay'a, Vali Güngör Azim Tuna, Troia Savaşları kahramanı Hektor'un büstünü hediye etti.
Bakan Günay, yaptığı açıklamada, kendisinin Çanakkale'de resmetmeyi düşündüğü Hektor'un başında miğfer bulunmadığını, zeytin motifleri olan bir zeybek başlığının süslediğini belirterek, ''Yani Anadolulu... Bu bölgede ben hep benzer şekilde giyinildiğini zannediyorum. Sırtında bir cepken, dizlerine kadar belki tozluk, çok da fazla iklim sıcak olmadığı için çok fazla böyle giyinilip, kuşanılmamış ve sadece savaşlarda belki miğfer. Savaşın dışındaki hallerde de başta bir güneşlik. Bu güneşliğin oyaları da zeytin motifleri olabilir. Düşündüğüm böyle savaşçı başlığıyla değil'' diye konuştu.
Kendisini duygu bağıyla Likya'ya yakın hissettiğini dile getiren Günay, şöyle konuştu:
''Likya'lılar buraya Troia Savaşları sırasında yardım etmeye gelmişler. Onun dışında Hititler gelmiş. Zaten Troia Savaşları'ndan sonra Hitit bölgesine gitmiş savaşçılar. Anadolu'da o dönem yaşayan bütün devletler, kavimler de gelmişler, Anadolu savunmasına yardımcı olmuşlar. Nasıl biz Çanakkale Savaşı'nda Anadolu topraklarında yaşayan herkesin, burada çeşitli illerden Mardin'den, Manisa'dan, Urfa'dan, Edirne'den herkesin farklı toprak kökenlerinden geldiğine ilişkin şahideler görüyorsak, bir anlamda Troia savunmasında da bunlar yaşanmış. Troia bir anlamda kendi çağının İstanbul'u. İstanbul bugün bizim için neyi ifade ediyorsa, o dönem için de Troia zannediyorum ki o tarihlerde de tüm Anadolu'da yaşayanlar için aynı anlamı taşıyor. 9 kez yıkılmış istilaya uğramış ve yeniden yapılmış ve bir anlamda Ege Denizi'nden iç denizlerde doğru geçişi kontrol eden çok önemli bir merkez. Daha sonraki yıllarda çeşitli olaylarla ağırlığını kaybetmiş, ama bir anlamda antik çağların İstanbul'u. O yüzden de dünyanın en büyük destanlarına bin yıllarca önce konu olmuş.''
Bakan Günay, Çanakkale'deki savunmanın hem bugünlerini hem de geçmişi çok ilgilendirdiğini ifade ederek, ''Troia ile 1915 arasında kuracağımız bağ, bu topraklarda köklerimizin ne kadar derine indiğini göstermesi bakımından çok özel bir anlam taşıyor. Atatürk, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 'Hektor'un savaşını kazandık' demiş. İstilacıları püskürttük dediği rivayet ediliyor. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u aldıktan sonra onun da 'Hektor'un savaşını kazandık' dediği rivayet edilir. Fatih Sultan Mehmet de, Atatürk de kendi çağlarında, çağının aşağı yukarı tüm siyasal ve tarihsel bilgilerine vakıf onlan önemli büyük devlet adamları'' dedi.
''Hayat ileriye doğru yaşanıyor, ama geriye bakınca anlaşılıyor'' diyen Günay, ''Biz de geriye bakınca, şu zeytin ağaçları, çınar ağaçları biz bu topraklarda onlar kadar köklüyüz. Troia hazinelerinin ait oldukları topraklara gelmesi, belki bu toprakları savunan herkesin ruhu şad oluyor. Ben şehitlerimize de borcumuzu ancak böyle ödeyebileceğimizi düşünüyorum. Bu toprağın taşına, kuşuna her şeyine sahip çıkıyorsak, bu çocuklar boşuna ölmüyorlar. Ölmediler, ölmüyorlar demektir'' ifadelerini kullandı.
Muhabir: Mehmet Bayer
Yayıncı: Doğan Sarıtaş
Kaynak: AA
Bakan Günay, yaptığı açıklamada, kendisinin Çanakkale'de resmetmeyi düşündüğü Hektor'un başında miğfer bulunmadığını, zeytin motifleri olan bir zeybek başlığının süslediğini belirterek, ''Yani Anadolulu... Bu bölgede ben hep benzer şekilde giyinildiğini zannediyorum. Sırtında bir cepken, dizlerine kadar belki tozluk, çok da fazla iklim sıcak olmadığı için çok fazla böyle giyinilip, kuşanılmamış ve sadece savaşlarda belki miğfer. Savaşın dışındaki hallerde de başta bir güneşlik. Bu güneşliğin oyaları da zeytin motifleri olabilir. Düşündüğüm böyle savaşçı başlığıyla değil'' diye konuştu.
Kendisini duygu bağıyla Likya'ya yakın hissettiğini dile getiren Günay, şöyle konuştu:
''Likya'lılar buraya Troia Savaşları sırasında yardım etmeye gelmişler. Onun dışında Hititler gelmiş. Zaten Troia Savaşları'ndan sonra Hitit bölgesine gitmiş savaşçılar. Anadolu'da o dönem yaşayan bütün devletler, kavimler de gelmişler, Anadolu savunmasına yardımcı olmuşlar. Nasıl biz Çanakkale Savaşı'nda Anadolu topraklarında yaşayan herkesin, burada çeşitli illerden Mardin'den, Manisa'dan, Urfa'dan, Edirne'den herkesin farklı toprak kökenlerinden geldiğine ilişkin şahideler görüyorsak, bir anlamda Troia savunmasında da bunlar yaşanmış. Troia bir anlamda kendi çağının İstanbul'u. İstanbul bugün bizim için neyi ifade ediyorsa, o dönem için de Troia zannediyorum ki o tarihlerde de tüm Anadolu'da yaşayanlar için aynı anlamı taşıyor. 9 kez yıkılmış istilaya uğramış ve yeniden yapılmış ve bir anlamda Ege Denizi'nden iç denizlerde doğru geçişi kontrol eden çok önemli bir merkez. Daha sonraki yıllarda çeşitli olaylarla ağırlığını kaybetmiş, ama bir anlamda antik çağların İstanbul'u. O yüzden de dünyanın en büyük destanlarına bin yıllarca önce konu olmuş.''
Bakan Günay, Çanakkale'deki savunmanın hem bugünlerini hem de geçmişi çok ilgilendirdiğini ifade ederek, ''Troia ile 1915 arasında kuracağımız bağ, bu topraklarda köklerimizin ne kadar derine indiğini göstermesi bakımından çok özel bir anlam taşıyor. Atatürk, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 'Hektor'un savaşını kazandık' demiş. İstilacıları püskürttük dediği rivayet ediliyor. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u aldıktan sonra onun da 'Hektor'un savaşını kazandık' dediği rivayet edilir. Fatih Sultan Mehmet de, Atatürk de kendi çağlarında, çağının aşağı yukarı tüm siyasal ve tarihsel bilgilerine vakıf onlan önemli büyük devlet adamları'' dedi.
''Hayat ileriye doğru yaşanıyor, ama geriye bakınca anlaşılıyor'' diyen Günay, ''Biz de geriye bakınca, şu zeytin ağaçları, çınar ağaçları biz bu topraklarda onlar kadar köklüyüz. Troia hazinelerinin ait oldukları topraklara gelmesi, belki bu toprakları savunan herkesin ruhu şad oluyor. Ben şehitlerimize de borcumuzu ancak böyle ödeyebileceğimizi düşünüyorum. Bu toprağın taşına, kuşuna her şeyine sahip çıkıyorsak, bu çocuklar boşuna ölmüyorlar. Ölmediler, ölmüyorlar demektir'' ifadelerini kullandı.
Muhabir: Mehmet Bayer
Yayıncı: Doğan Sarıtaş