Şamil Tayyar'dan Akreditasyon Tepkisi: Garnizon Komutanı Yüzümüze Bakmıyor
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Afganistan’daki şehitlerin cenazelerinde bazı yayın kuruluşlarının alınmaması ile ilgili akreditasyon uygulaması için “Akreditasyon ne ki, ben milletvekiliyim, Garnizon Komutanı yüzümüze bakmıyor.
” şeklinde konuştu. tv8’de Erkan Tan’ın konuğu olan AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, gündemi değerlendirdi. Tayyar, parlamenter rejimin iflas ettiğini, en kısa zamanda başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini belirtti.
Afganistan’daki şehitlerin cenazelerinde bazı yayın kuruluşlarının alınmaması ile ilgili akreditasyon uygulaması için Tayyar, “Biz her ne kadar demokratikleşme konusunda çok önemli adımlar attığımızı söylesek de eksik taraflar var. Bakınız, TSK hala bazı gazetecileri şehit cenaze törenine alıp almama konusunda akreditasyon uygulayabiliyor. Hala bizim yapmamız gereken çok şey var. Akreditasyon ne ki, ben milletvekiliyim, Gaziantep’te Garnizon Komutanı yüzümüze bakmıyor, Allah’ın selamını esirgiyor. Gerçi onu da bilmez ya… Selam bile vermiyor.” dedi.
“ERGENEKON’UN KALBİ VE BEYNİ TSK’NIN İÇİNDEDİR”
Ergenekon'un askeri bir yapılanma olduğunu öne süren Tayyar, "Kalbi ve beyni TSK’nın içindedir. Bu süreç hala devam edecek, daha bize çok görev düştüğünü düşünüyorum.” ifadesini kullandı. Teskereyi çıkarıp asker gönderenlerin 'orada ne işi var' dediklerini ifade eden Tayyar, "Tarihten bir miktar nasibini alanlar çok iyi bilirler ki, Kurtuluş Savaşı’nda da bize ilk yardımı yapan uluslar Afgan ve Pakistan’dan gelenlerdir. O dönemde sizinle kurtuluş mücadelesine katılmış insanlar var. Afganistan’a ilk asker gönderilirken Parlamento’da teskere çıkarılmış. Bunun sonucu olarak oraya asker gönderilmiş.
Afganistan’a asker gönderenler şimdi orada ne işi var diyorlar. Bunu soran önce teskerenin altındaki imzaya bakmalıdır. Tamam, Kemal Kılıçdaroğlu bunları unutmuş olabilir. Çok doğal, çünkü Kemal Bey seçim sandığını da unuttu, muhtarlıktan ikametgâh almayı da… MHP ve Sayın Bahçeli bunu nasıl unuttu, ben ona şaşırıyorum.” diye konuştu.
“PARLAMENTER REJİM İFLAS ETMİŞTİR, BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİLMELİ”
Parlamenter rejimin iflas ettiğini öne süren Tayyar, "Çünkü yasama yürütmenin kontrolündedir. Yürütme isterse yasamayı çalıştırır, istemezse çalıştırmaz. Türkiye’nin artık en kısa zamanda başkanlık sistemine girmesi gerekir. Allah kısmet ederse 2014 yılında cumhurbaşkanını halk seçecek.” diye konuştu.
MİT operasyonu ilgili de açıklama yapan Tayyar, şöyle devam etti: “MİT operasyonunun doğru olmadığını haber internet sitelerine düştüğü anda tepkimi koydum. O günden bugüne kadar da aynı şeyi savunuyorum. MİT operasyonu siyaset alanına müdahaledir. Çünkü burada, bu operasyon ile temel amaç kirli odakları temizleme kaygısı değil. Öyle olsaydı bu MİT Müsteşarı’nın üzerinden yapılmazdı.
MİT Müsteşarı’na dava açmak suretiyle siyasete ayar verilmek istendi.” Derin devletin, Öcalan’ın avukatları aracılığıyla 1 Haziran 2004’te PKK’ya Kandil’de savaş kararı aldırdığını dile getiren Tayyar, "Can derdine düşen Öcalan ile devletin pazarlık yaptığı dönemde PKK’nın eylemlerini sınırlandırmasını terörün sıfırlanması olarak değerlendirenler milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Terör hiçbir zaman bitmemişti.
Derin devlet Öcalan’ın avukatları aracılığıyla 1 Haziran 2004’te PKK’ya Kandil'de savaş kararı aldırdı.” açıklamasında bulundu. Şamil Tayyar, AK Parti tabanı ile cemaat diye tarif edilen kesimin üst üste örtüştüğünü belirterek, "Kendisini cemaatten sayan insanların temel referans noktaları siyasi değildir. Bu hareketin içinde her partiye oy veren var. Ancak önemli bir kısmının son yıllardaki demokratikleşme hamleleri nedeniyle AK Parti’ye oy verdiğini müşahede ediyoruz.
Bundan rahatsız olan bazı kesimler 'AK Parti ile cemaat arasında yapay bir kavga çıkarsa bu kavganın sonucunda doğacak ayrışmanın kendilerine siyaseten rant getireceğini' hesaplıyorlar. Ben zamanında da söyledim. Mehmet Baransu ve Emre Uslu üzerinden cemaat okuması olmaz. Ben Hocaefendi’ye bakarım. Ona bakınca da bir problem göremiyorum." sözlerini kaydetti .
Afganistan’daki şehitlerin cenazelerinde bazı yayın kuruluşlarının alınmaması ile ilgili akreditasyon uygulaması için Tayyar, “Biz her ne kadar demokratikleşme konusunda çok önemli adımlar attığımızı söylesek de eksik taraflar var. Bakınız, TSK hala bazı gazetecileri şehit cenaze törenine alıp almama konusunda akreditasyon uygulayabiliyor. Hala bizim yapmamız gereken çok şey var. Akreditasyon ne ki, ben milletvekiliyim, Gaziantep’te Garnizon Komutanı yüzümüze bakmıyor, Allah’ın selamını esirgiyor. Gerçi onu da bilmez ya… Selam bile vermiyor.” dedi.
“ERGENEKON’UN KALBİ VE BEYNİ TSK’NIN İÇİNDEDİR”
Ergenekon'un askeri bir yapılanma olduğunu öne süren Tayyar, "Kalbi ve beyni TSK’nın içindedir. Bu süreç hala devam edecek, daha bize çok görev düştüğünü düşünüyorum.” ifadesini kullandı. Teskereyi çıkarıp asker gönderenlerin 'orada ne işi var' dediklerini ifade eden Tayyar, "Tarihten bir miktar nasibini alanlar çok iyi bilirler ki, Kurtuluş Savaşı’nda da bize ilk yardımı yapan uluslar Afgan ve Pakistan’dan gelenlerdir. O dönemde sizinle kurtuluş mücadelesine katılmış insanlar var. Afganistan’a ilk asker gönderilirken Parlamento’da teskere çıkarılmış. Bunun sonucu olarak oraya asker gönderilmiş.
Afganistan’a asker gönderenler şimdi orada ne işi var diyorlar. Bunu soran önce teskerenin altındaki imzaya bakmalıdır. Tamam, Kemal Kılıçdaroğlu bunları unutmuş olabilir. Çok doğal, çünkü Kemal Bey seçim sandığını da unuttu, muhtarlıktan ikametgâh almayı da… MHP ve Sayın Bahçeli bunu nasıl unuttu, ben ona şaşırıyorum.” diye konuştu.
“PARLAMENTER REJİM İFLAS ETMİŞTİR, BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİLMELİ”
Parlamenter rejimin iflas ettiğini öne süren Tayyar, "Çünkü yasama yürütmenin kontrolündedir. Yürütme isterse yasamayı çalıştırır, istemezse çalıştırmaz. Türkiye’nin artık en kısa zamanda başkanlık sistemine girmesi gerekir. Allah kısmet ederse 2014 yılında cumhurbaşkanını halk seçecek.” diye konuştu.
MİT operasyonu ilgili de açıklama yapan Tayyar, şöyle devam etti: “MİT operasyonunun doğru olmadığını haber internet sitelerine düştüğü anda tepkimi koydum. O günden bugüne kadar da aynı şeyi savunuyorum. MİT operasyonu siyaset alanına müdahaledir. Çünkü burada, bu operasyon ile temel amaç kirli odakları temizleme kaygısı değil. Öyle olsaydı bu MİT Müsteşarı’nın üzerinden yapılmazdı.
MİT Müsteşarı’na dava açmak suretiyle siyasete ayar verilmek istendi.” Derin devletin, Öcalan’ın avukatları aracılığıyla 1 Haziran 2004’te PKK’ya Kandil’de savaş kararı aldırdığını dile getiren Tayyar, "Can derdine düşen Öcalan ile devletin pazarlık yaptığı dönemde PKK’nın eylemlerini sınırlandırmasını terörün sıfırlanması olarak değerlendirenler milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Terör hiçbir zaman bitmemişti.
Derin devlet Öcalan’ın avukatları aracılığıyla 1 Haziran 2004’te PKK’ya Kandil'de savaş kararı aldırdı.” açıklamasında bulundu. Şamil Tayyar, AK Parti tabanı ile cemaat diye tarif edilen kesimin üst üste örtüştüğünü belirterek, "Kendisini cemaatten sayan insanların temel referans noktaları siyasi değildir. Bu hareketin içinde her partiye oy veren var. Ancak önemli bir kısmının son yıllardaki demokratikleşme hamleleri nedeniyle AK Parti’ye oy verdiğini müşahede ediyoruz.
Bundan rahatsız olan bazı kesimler 'AK Parti ile cemaat arasında yapay bir kavga çıkarsa bu kavganın sonucunda doğacak ayrışmanın kendilerine siyaseten rant getireceğini' hesaplıyorlar. Ben zamanında da söyledim. Mehmet Baransu ve Emre Uslu üzerinden cemaat okuması olmaz. Ben Hocaefendi’ye bakarım. Ona bakınca da bir problem göremiyorum." sözlerini kaydetti .