Doç. Dr. Özmen: Kimseyi Ne Kahraman Yapalım, Ne Yerden Yere Vuralım

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çift kol ve bacak nakli yapılan Şevket Çavdar’ın hayatını yitirmesinin ardından, üniversiteye yönelik bir çok eleştiri gündeme geldi.

Bu nakillerin yapılabildiği dört üniversiteden biri olan Gazi Üniversitesi de tartışmalara katıldı.

Gazi Üniversitesi 'nde, ekip ile birlikte bu nakilleri gerçekleştirecek isim Doç. Dr. Selahattin Özmen, “Kimseyi ne kahraman yapalım, ne yerden yere vuralım.” dedi. Özmen; nakiller konusunda bilgi vererek, kol ve bacak nakillerinin ne kadar uca doğru yapılırsa, hastanın fonksiyonlarının dönme şansının da o kadar arttığını vurguladı. Özmen, “Mesela el bileğinden yaparsanız, dirseğe göre şansınız artıyor.” dedi.

Doç. Dr. Selahattin Özmen, Cihan 'a yaptığı açıklamada, kol ve bacak nakillerinde hastayı kaybetme riski ile ilgili bir yüzde vermenin kolay olmadığını söyledi. Özmen, “Bu işler yeni işler. Bir zamanlar böbrek nakli yapılıyordu, bir çok hasta kaybedildi. Şimdi geldiği duruma bakın, her yerde çokça böbrek nakli yapılıyor. Ya da kalp nakli için düşünün. İlk yapılmasından bayağı sonrasına kadar hastalar kaybedildi. Ama şu anda rutine binmiş şeyler. Bunlar da nispeten yeni sayılabilecek transplantasyonlar. Halen bir şeyler öğreniyoruz. Bu birazcık şanssızlık. Nasıl kalp naklinde, karaciğer naklinde zamanında bir şeyler yaşandıysa, bunlar da bir gün böbrek nakli gibi rutine binmiş ameliyatlar olacak. Biraz sabretmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

Hacettepe Üniversitesi 'nde çok sayıda tecrübeli hekim bulunduğunu dile getiren Özmen, “Benim de eski bitirdiğim yer. Ama bir yerden sonra artık elinizden bir şey gelmeyebiliyor maalesef. Söylemek zor ama belki hastanın altta yatan bir hastalığı vardı. Tam bilemiyorum. Bunu net bir şekilde, o hastane söyleyebilecektir. Bunlardan biz de bir şeyler öğreneceğiz zamanla.” ifadesini kullandı.

“KİMSEYİ NE KAHRAMAN YAPALIM, NE YERDEN YERE VURALIM”


Bu ameliyatlara giren hekimlerin gecesini gündüzüne kattığını söyleyen Özmen, “Ameliyattan iki gün sonra halen uyumayan insanlar vardı. Hastanın başında, hasta için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bu kadar emeği bir anda silip atmamak lazım. Kimseyi ne kahraman yapalım, ne yerden yere vuralım. Sonuçta insanlar ciddi emek harcıyor buna. Boşuna söylemiyorlar, 200 doktor, 90 saat uğraştı diye. Hacettepe'de iki gün uyumayan arkadaşlarım var. Ben biliyorum.” dedi.

“NAKLİ EL BİLEĞİNDEN YAPARSANIZ, DİRSEĞE GÖRE ŞANSINIZ ARTAR”

Kol ve bacak nakilleri ne kadar uca doğru yapılırsa, hastanın fonksiyonlarının dönme şansının da o kadar arttığını vurgulayan Özmen, şöyle devam etti: “Mesela el bileğinden yaparsanız, dirseğe göre şansınız artıyor. Burada en önemli şey sinirlerin uzaklığı. Ne kadar uzaksa, onun iyileşme mesafesi çok artıyor, birazcık daha kaslar eriyebiliyor. Ne kadar parmaklara, el bileğine yakınsak şansınız o kadar artıyor. Ne kadar yukarı çıkarsanız, o kadar iyileşme, fonksiyon şansı azalır. Onun için hasta biraz da kas kitlesi arttığı için. Kaslar, belli bir süre iskemi dediğimiz dönemde kalıyor. Damarından ayırdığınız anda iskemi denilen, kansızlık dönemi gerçekleşiyor. Bu kansız kalma dönemi kaslar için diğer organlara göre daha kısadır. Bu nedenle kas kitlesi arttıkça, ne kadar yukarı çıkıyorsanız o kadar artıyor, biraz daha kasların erimesi, böbrek yükünün artması söz konusu, Antalya 'daki olay gibi. Onun için de tedbir almanız lazım. Hacettepe 'de sürekli diyaliz yaptılar, sebebi buydu. Böbrekleri, kasları korumak.”

'ÇOK HASSAS BİR DENGE VAR. BU DENGEYİ KORUMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ”


Naklin, uca yakın olup olmamasının, kalbi ne derece etkileyeceği konusundaki bir soru üzerine Özmen, “Kalp ile ilgili bir yük olacağını çok sanmıyorum. Kalp damar cerrahisi hoca ile dün tesadüfen görüştük. Ben de çok yük olacağını düşünmüyorum, dedi. Çünkü genç bir hasta. Ancak bir takım metabolikler salgılanabiliyor. Bu çok kompleks bir şey. Tek bir pencereden bakmamak lazım. Sadece kalp diye bakmamak azım, böbrek, karaciğer. Bir çok organın fonksiyonları ile ilgili. Çok hassas bir denge var.“ diye ifade etti. Hacettepe 'de ameliyata çok büyük bir ekibin girdiğini söyleyen Özmen, “Kansızlık denilen dönemi uzatmadılar. Çok hızlı bir şekilde bitirdiler. ' ifadesini kullandı.

“ÖNCE BENİ ARADILAR. HASTAM 17 YAŞINDAYDI. ÇOK YAŞLI GÖRÜNÜR DİYEREK KABUL ETMEDİK”

Üniversiteler arasında bir rekabet yaşandığı şeklindeki yorumların hatırlatılması üzerine Özmen, şu açıklamalarda bulundu: “Bu hasta için önce ben arandım. Siz alır mısınız, dediler. Benim hastam 17 yaşındaydı, verici 40 yaşında. 20 yaşın üstünde fark var, çok yaşlı görünür, 23 yaş farklı bir hastayı nakil etmek istemeyiz dedik. Hacettepe sıradaydı. Onlara da danıştılar. Ben Hacettepe 'nin uzmanını, Serdar Bey 'i aradım. Öyle haberi oldu, onlar aldı. Bunlar ani verilmiş kararlar değil. Bu hastalar önceden hazırlanıyorlar, planlanıyor. Yoksa aramızdaki tatlı bir rekabet. O başka bir şey. Sonuçta ben önce yapacağım, daha büyüğünü yapacağım diye Hacettepe, Gazi gibi kurumlar girmez. Bizim bir şey kanıtlamaya ihtiyacımız yok.”

“FRANSA 'DAKİ İLK YÜZ NAKLİ DENEY MİYDİ?”

Özmen, “Hasta üzerinde deney yapıldı, gibi bir algı da oluştu.” şeklindeki soru üzerine ise böyle bir düşüncenin yanlış olduğunu söyledi. Özmen, “Öyle düşünülürse, Fransa 'da ilk yapılan yüz nakli deney miydi? Hasta üzerinde deney mi yaptılar? Yani böyle düşünmek lazım. Hep biz bekleyeceğiz, başkaları yapsın da Türkiye sonra mı yapsın. Bir de o gözle bakmak lazım. Sağlık alanında dünyada en iyilerden biriyiz. İlla başkalarının yapmasını bekleyeceğiz diye bir şey yok. Bunu bir deney gibi görmek saçma.” şeklinde konuştu.

“RESME BAKILARAK YORUM YAPILAMAZ”


Özmen, Hacettepe Üniversitesi 'nde, Şevket Çavdar ile aynı gün ameliyata alınarak yüz nakli yapılan Cengiz Gül 'ün, yüzünde büyük bir hasar olmadığı şeklinde yöneltilen eleştiriler hakkında da düşüncelerini paylaştı. Özmen, sadece fotoğraflara bakılarak bu konuda bir yorum yapmanın yanlış olduğunu kaydetti. Özmen, “Bunu 10-15 uzman belirliyor.” ifadesini kullandı.

“BİZİM MORALİMİZİ BOZMASINDAN ZİYADE, HASTALAR BAŞIMA BİR ŞEY GELİR Mİ KORKUSUNA KAPILABİLİYOR”

“Siz de uygun hasta çıktığında bu ameliyatı gerçekleştireceksiniz. Hacettepe 'de gerçekleşen bu üzücü olay, sizi nasıl etkiledi.” sorusuna Özmen, şöyle devam etti: “Bu tür sorunlar olabileceğini biliyorsunuz. Her ameliyat bir risktir. Bunlar küçük ameliyatlar değil. Bizim moralimizi bozmasından ziyade, hastalar acaba başıma bir şey gelir mi gibi bir korkuya kapılabiliyor. Yüz nakillerinin çoğu için bu tür büyük bir risk yok. Ön kol nakilleri de eğer dirsek altından uca doğru yapılırsa büyük sıkıntı yaratmayacaktır. Ama kas kitlesi arttıkça risk artıyor. Bunları değerlendirip, hastalarla konuşup ona göre karar vermek gerekiyor.” cevabını verdi.

Bu tür ameliyatlarda bir riskin mutlaka bulunduğunun altını çizen Özmen, “Burada terazinin iki kefesi var. Bir tarafa riskleri koyuyoruz bir tarafa da hastaya kazandıracaklarımızı koyuyoruz. Bunu biz defalarca tartıyoruz. Bir da hastaya tarttırıyoruz defalarca. Uygun görürsek, ameliyata karar veriyoruz. Çok çabuk alınan kararlar değil bunlar.” dedi.

“ÖNEMLİ OLAN REKLAM DEĞİL, HASTAYA MAKSİMUM FAYDA SAĞLAMAK”


Özmen, Gazi Üniversitesi 'nde nakil için bekleyen hastalar ile ilgili olarak da şu bilgileri verdi: “17 yaşında erkek yüz nakli ve sağ ön kolu el bilek seviyesinden değişecek bir hasta var. İki tane yüz nakli bekleyen 22 ve 32 yaşında bayan hasta var. Çift bacak nakli için ve çift ön kol nakli için de iki hasta gelecek. Onları değerlendireceğiz. Kan gruplarını alıyoruz. Bir takım dokularına bakıyoruz. Her şeyine bakacağız. Mesela, biz yüz naklini pas geçtik. Bu bir rekabet havasında olsaydı, düşünmez yapardık. Bizim için en önemlisi reklam değil, hastaya maksimum fayda sağlamak.”