Nezihi Ensari: Atatürk'ü Said Nursi ile babam görüştürdü, aralarında hiçbir münakaşa olmadı

Bediuzzaman Said Nursi'nin hayatını anlatan ve 7 Ocak Cuma (yarın) günü vizyona girecek olan Hür Adam filminde geçen 'Bediuzzaman-Atatürk' görüşmesini

Bediuzzaman Said Nursi'nin hayatını anlatan ve 7 Ocak Cuma (yarın) günü vizyona girecek olan Hür Adam filminde geçen 'Bediuzzaman-Atatürk' görüşmesinin ayrıntılarını 1. TBMM'de Mardin Meb'usu olan Abdülgani Ensari'nin oğlu Nezih Ensari (75) o gün yaşananları Cihan muhabirine anlattı.

Son zamanlarda medyada Bediuzzaman Sait Nursi hakkında çıkan bazı yayınlar ve eleştirilere tepki gösteren Nezihi Ensari, medyada çıkan bazı haberlerin tamamen yalan ve iftira olduğunu söyledi. Ensari, "Bunlar Bediuzzaman'ı istismar edip kullanıyorlar. Said Nursi tenkitleri vatan Millet hayrı için ediyordu. Yoksa siyaset için mevkii için bunları yapmazdı. Bediuzzaman sadece din ve vatan aşkı için mücadele etti. Said Nursi ve Atatürk arasında hiçbir zaman münakaşa olmadı. Aksine kendi aralarında yaptıkları görüşmede birbirlerine saygı ve hürmet ettiklerine bizzat babam şahit olmuştur. Babamla çok samimi bir arkadaşlıkları vardı. Babam sürekli onun sohbetlerine katılır fikir alış verişlerinde bulunurlardı." dedi.

GÖRÜŞME TALEBİ ATATÜRK'TEN GELDİ

Babası Abdulğani Ensari'in o dönem yaşananları kendisine anlattığını belirten Ensari, Atatürk ve Bediüzzaman Sait Nursi arasındaki görüşmeyi Atatürk'ün kendi isteği üzerine babasının sağladığını belirtti. Nezihi Ensari "Atatürk bir gün Meclis'te babamı çağırmış ve kendisini Said Nursî ile buluşturmasını istemiş. Babam da o tarihta Ankara'da Hacı Bayram Veli Camii misafirhanesinde bulunan Said Nursî'ye gidip bu isteği iletiyor. Said Nursî babama, sekiz saat görüşmek şartıyla bu görüşmeyi kabul ediyor. Babam Abdulğani ve Said Nursi Hacı Bayram Veli camisinden yürüyerek TBMM'sine kadar gelirler. Atatürk, Bediuzzaman'ı kapıda 'hocam neredesiniz, bizi tamamen bıraktınız. Biz neden görüşemiyoruz' sözleriyle karşılar."

"NAMAZ KILMASINI İSTEDİ"

Ensari, Atatürk ve Bediuzzaman arasında geçen tarihi konuşmayı da şöyle anlattı: "Bediuzzaman Atatürk'e diyor ki; paşam peygamberimiz zamanında bu Kur'an-ı Azim-u Şan Cenabı Hak tarafından indirilerek, onun ahkâmına göre nasıl peygamber ve sahabeler bu İslami yükseltmişlerse sen de bu Cumhuriyet'in kuruluşunda büyük bir cihat yaptın ve çok şükür Kur'an-ı Kerim Azim-u Şan'ı kurtardın. Yalnız Cenabı Hak'kın sana verdiği bu başarının kıymetini bilmemeye başlıyorsun. Atatürk neden hocam demiş. Said Nursi, bakın demiş bana; Avrupa'nın ahlakını medeniyet olarak Türkiye ye getirmeyin. Avrupa'nın sanayisini teknolojisini getirin. O zaman sizin için büyük bir başarı olur. Biz de onlar gibi çalışalım vatanımızı yükseltelim. Ama sakın Avrupa'nın medeniyetini getirmeyelim. Zaten Avrupalılar medeniyeti bizden aldılar. Bu halk için büyük bir darbe olur.' dedi."

Bu sözler üzerine Atatürk'ün hocam ne yapmam gerekir sorusu üzerine de Bediüzzaman'ın önce namaz kılmasını istediğini söylüyor. Bu talep üzerine Atatürk'ün 'namaz kılmazsam Müslüman değil miyim?' diye sorduğunu belirten Ensari, Said Nursi'nin, "Müslümansın ama şu anda verdiğin hüküm melduttür. Sizin vereceğiniz emir bir halifenin vermiş olduğu emir gibidir. Onun için bu kararı verdiğin zaman manevi silaha bürünmüş olursun. Onun için abdestli olmanız lazım, bunun için sizden namaz kılmanızı istiyorum. Vereceğiniz kararlar daha hayırlı olur." tavsiyesinde bulunduğunu kaydetti.

"MAKAM TEKLİFİNİ GERİ ÇEVİRDİ"

Ensari, güzel bir sohbet ardından Atatürk'ün Said Nursi'ye 'hocam' diye hitap ederek, "Gelin istediğiniz yerde mevki verelim bize yardımcı olun." dediğine dikkat çeken Nezih Ensari'ye göre bu öneriye Said Nursi'nin cevabının ise "Paşam eski Sait ölmüştür. Yeni Sait vazife kabul etmez. Onun için ben hiçbir vazifeyi kabul etmem, ben makamın mevkinin peşinde değilim. Sadece bu vatana yapılan haksızlıklara karşı tenkit ederim. Benim görevim budur. Son olarak size bir şey söyleyeceğim etrafındakiler sizi kıskanıyor. Yanlış yola sevk ediyorlar veya ettirecekler, aman aman bunlardan sakının siz ilk önceki yolunuza devam edin. Benim söyleyeceklerim bu kadardır. Bu şekilde yolunuzu takip ettiğiniz takdirde Said iyilik yönünden sizinledir." dediğini kaydetti.

Atatürk'ün Said Nursi'nin bu konuşmasından çok memnun kaldığını ve "Hocam hayırlı dualarınızı bizden esirgemeyin. Tabiî ki hatamız olabilir. Hatalarımız olduğu zaman bizi ikaz edin." sözleri ile üstadı uğurladığını ifade etti.

Ensari görüşmenin mimarı olan babası Abdulgani Ensari'ye ilişkin de şunları anlattı: "Babam ilk TBMM'nin kurucularından ve mebuslarındandır. 1920 yılında Siverek'te garnizon komutanı iken Mardin'de izinde olduğu bir sırada gıyabında oradaki halk ve devlet erkânı tarafından mebus seçildi. Babam ilköğreniminden sonra kaydolduğu Harp Okulu'nda Ali Fuat Cebesoy ve Kazım Karabekir ile sınıf arkadaşıydı. Harp okulu bitiminde Sultan Abdulhamid, babamı yanına alarak kendine yaver yaptı. İngilizlerin Sultan Abdulhamid'e düzenledikleri suikast sırasında da babam onun yanındaydı. Abdulhamid görevden alınınca babam Bağdat'a gitti. Görevli subay olarak 1. Dünya Savaşı sonunda gazi unvanı alan babam Siverek'te garnizon komutanlığına verildi. Mebus seçildikten sonra Atatürk babama özel mesaj gönderiyor ve 'Hemen Ankara'ya gel' diyor. Babam mazbatasını alıp yola düşüyor. O zaman yaylı arabayla 36 gün süren bir yolculuktan sonra Ankara'ya varabiliyor. Babam Meclis'in ikinci döneminde de Atatürk'ün isteğiyle Mardin mebusu oluyor."