(özel Haber) İstanbul'daki Banka Soygunları

İstanbul'da son bir hafta içerisinde yaşanan 4 ayrı banka soygunu, bankaların güvenliğini sağlayan görevlilerin soyguncuya hangi durumlarda müdahale etmeleri gerektiği konusunu gündeme getirdi

(özel Haber) İstanbul'daki Banka Soygunları
İstanbul'da son bir hafta içerisinde yaşanan 4 ayrı banka soygunu, bankaların güvenliğini sağlayan görevlilerin soyguncuya hangi durumlarda müdahale etmeleri gerektiği konusunu gündeme getirdi. Tüm Özel Güvenlik Dernekleri Federasyonu (TÖGF) Başkanı Bülent Perut, güvenlik görevlisinin ancak soygun anında yaşanacak can kaybı veya yaralama sırasında silah kullanabileceğini belirterek, "Hiçbir çare kalmamışsa güvenlik görevlisi silahını kullanabilir" dedi.
İstanbul'da son bir hafta içerisinde farklı yerlerde bulunan 4 banka şubesi hırsızların hedefi oldu. Son olarak dün Halkalı'da bir banka şubesi soyulurken, gece geç saatlerde de Esenyurt'taki bir bankada soygun girişimi yaşandı. Art arda yaşanan soygunlar "Bankadaki güvenlik görevlisi soyguncuya hangi durumlarda müdahale eder" sorusunu akıllara getirdi. Tüm Özel Güvenlik Dernekleri Federasyonu (TÖGF) Başkanı Bülent Perut, İHA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Perut, meydana gelen bir soygun sırasında güvenlik görevlisinin soyguncuyu etkisiz hale getirip hemen vuracağının düşündüğünü belirterek bunun doğru olmadığını söyledi. Banka güvenliğinin bir ekip işi olduğunun altını çizen Perut, "Sadece özel güvenlik görevlileri tarafından yapılan bir iş değildir. Sebebiyse banka güvenliği çalışan herkesin sorumluluğundadır. Bankada veznelerde çalışan da güvenlik eğitimi alıyor, diğer bölümlerde çalışanlar da özel güvenlik gibi eğitim alıyor. Bu tür olaylarda fatura
genellikle özel güvenlikçilere çıkıyor. Aslında bankada bir kriz yönetimi var. Olay esnasında herkesin kendisine biçilmiş bir görevi var. Kimi alarm butonuna basar, kimi emniyete haber verir. Emniyete haber verildikten sonra emniyet ekipleri oraya gelene kadar insanların hayatının korunması gerekir. Bu da tamamıyla özel güvenliğin o anda adrenalini tavana vurmuş olan soyguncu ile arasındaki münasebet, dışarıdaki havanın durumu, içeriye giriş çıkışın etkisi hepsi birbirine bağlantılı olaylardır. Burada esas
önemli olan kriz yönetimidir" şeklinde konuştu.
"Silahlı ve maskeli bir soyguncu bankaya girerse güvenlik görevlisi ne yapmalı" şeklindeki bir soruya da karşılık veren TÖGF Başkanı Bülent Perut, "Soyguncu silahıyla bankaya girdiği andan itibaren olay emniyete haber verilmelidir. Emniyetle bankalar arasında bu konuda elektronik bir bağ vardır. Soygun maksimum 30 saniyede emniyete haber verilmelidir. Özel güvenlik görevlisi de soyguncunun psikolojisine bakar, şahsı inceler, elindeki silaha ve tavrına bakar. Oradaki asıl amacı ve görevi cana en az
seviyede zarar gelmesidir. Soyguncunun yaralanmaya ve can kaybına sebebiyet vermeden şube dışına çıkartılması gerekir. Şube dışına çıkartıldıktan sonra da gerek emniyet, gerekse güvenlik görevlisi ne yapması gerekiyorsa onu yapar. Güvenlik görevlisinin ana hedefi banka içerisindeki çalışanların ve müşterilerin güvenliğini korumaktır. Türkiye'de bugüne kadar kötü sonuçlanan bir olay olmamıştır. Bunun en önemli nedeni bankaların güvenlice büyük yatırım yapmalarıdır. Bankaların kendi haber alma merkezleri
vardır. Bazı bankaların 10 bin, bazılarınınsa 15 bin kamerası vardır. Bunun yanında bankalarla emniyet arasında sıkı bir bağlantı ağı var" dedi.

"SİLAH EN SON ÇAREDİR"
Bülent Perut, "Güvenlik görevlisi soygun anında kullanabilir mi" sorusu üzerine de kanuna bağlı olarak silah kullanılabileceğini ancak bunun her durumda geçerli olmadığını söyledi. Perut, "Silah en son çaredir. Bankadaki insanların canına kasıt, öldürmeye veya yaralamaya yönelik hareketler varsa ve hiçbir çare kalmamışsa güvenlik görevlisi silahını kullanabilir. Özel güvenlik eğitimleri çok sıkı yapılmaktadır. Özel güvenlikler silah kullanma meraklısı değildir. Silah kullanan güvenlikler ancak Amerikan
filmlerinde görülür. Amerika'da özellikle bu tür olaylara sert müdahalede bulunulur. Bizde ise insan hayatı temel esastır. Kahramanlık yapmadan, kimsenin canına zarar vermeden bir olay sonuçlandırılmalıdır" diye konuştu.
Bir hafta içinde yaşanan 4 ayrı banka soygununda güvenlikçilerin öncelikli olarak bankadakilerin canlarını düşündüklerini anlatan Perut, güvenlikçilerin soyguncuya müdahale etmediklerini, kriz anında uygulanacak tedbirleri uyguladıklarını vurguladı. Perut, önceki gün Unkapanı'nda yaşanan banka soygununu buna örnek göstererek, "Buna en basit örnek, geçtiğimiz günlerde Fatih'te yaşanan soygundur. 17 yaşındaki soyguncu elinde silahla içeri giriyor. Soygunu gerçekleştiriyor. Soygun sırasında özel güvenlik
görevlisi orada bulunan insanların can güvenliğini sağlamak için müdahalede bulunmazken, diğer görevliler de butona basarak polise haber vermiştir. Polisle sağlanan hızlı bağlantının ardından polisler olay yerine geçerek kısa sürede soyguncuyu yakalamışlardır. Burada özel güvenliğin temel görevi insanlara zarar gelmesini engellemektir" şeklinde konuştu.
TÖGF Başkanı Bülent Perut, bankada çalışan güvenliklerin nasıl eğitim aldıklarını da anlatarak, "Bu güvenlik görevlileri sürekli eğitim alıp denetlenirler. Psikolojik eğitim, atış eğitimi alırlar. Performanslarına göre değerlendirmeye tabii tutulurlar. Sürekli eğitim ve denetim altındadırlar. Ayrıca toplumumuzda özel güvenlice çok farklı bakılıyor, saygı duyulmuyor. Özel güvenliğinde kanun tarafından verilen bir takım hakları ve yetkileri vardır. Yeni kanun düzenlemeleriyle de özel güvenlik Türkiye'de
saygınlığını kazanacaktır" dedi.
Türkiye'de bin 282 adet güvenlik görevlisi, bin 213 adet özel güvenlik eğitimi veren kurum ve 170 bin 828 özel güvenlik elemanı çalıştığını ifade eden Perut, 47 bin 484 iş yerinde özel güvenlik çalıştırıldığını vurguladı.