BDP grup toplantısında sözlük gerginliği

BDP'nin grup toplantısında “iki dil” gerginliği çıktı. Atatürk Kültür Dayanışma ve Eğitim Vakfı Başkanı Gül Karayaldız ile Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak arasında söz düellosu yaşandı.

BDP grup toplantısında sözlük gerginliği
BDP’nin Meclis’teki grup toplantısında “iki dilli yaşam” gerginliği yaşandı.

Grup toplantısına katılan Atatürk Kültür Dayanışma ve Eğitim Vakfı Başkanı Gül Karayaldız, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak’a içinde Şırnaklı çocukların okuduğu İstiklal Marşı ve öğrenci andı bulanan bir CD verdi.

Genel Başkan Yardımcısı Kışanak, “Sözlüğünüz var mı? Biz de size sözlük hediye edelim” dedi.

Bunun üzerine Karayaldız, “Ben ulusumda yer alan bütün dilleri kucaklarım. O zaman tüm bu dillerin sözlüklerini vermeniz gerekir” dedi.

Bu sözler üzerine Gültan Kışanak, “Size Kürtçe sözlük hediye edelim” diye konuştu.

Yaşanan bu söz düellosunun ardından Atatürk Kültür Dayanışma ve Eğitim Vakfı Gül Karayaldız, salondan dışarıya çıkartıldı.

Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yıllardır Türkiye'nin demokratik bir ülke olmasının, ''Kürt sorununun'' çözülmesinin yolunun bölge yönetimlerinin kurulmasından geçtiğini söylediklerini belirterek, "ama birileri sürekli önerilerimizi görmezlikten geliyor. 'İkinci bir devlet kurmak istiyoruz' diyen herhangi bir BDP'li, DTP'li gördünüz mü? Kim dedi ki 'ikinci devlet kurumak istiyoruz'. 80 yıldır bölünme fobisiyle bu ülkeyi demokrasiden mahrum bıraktınız." dedi.

Kışanak şöyle konuştu:

"Biz Demokratik Özerklik öneriyoruz. Bu, birlik ve beraberliğin yegane yoludur. Sayın Başbakan çıkıp, 'bu ülkede ameliyat yaptırmam' diyor. Bu ülkenin sorunları var, bunları çözmezsek değil ameliyat, kangrene dönüştürebilirsiniz. Kangren olunca da bu işin sonu ayrılıktır. Biz birlik ve beraberliği sağlamak için eşit yaşam, çoğulcu demokrasi istiyoruz. Bölge yönetimleri, dünyanın her yerinde uygulanan demokratik yöntemdir. Bölge yönetimlerinin de kendilerine ait sembolleri olacaktır. Bu, tüm Türkiye'yi temsil eden ulusal bayrağın yerine ikinci bir bayrak ikame etme anlamına gelmiyor. Bu ülkenin hiçbir yurttaşının bu bayrakla bir sorunu yok."

-''TORBA MI ÇORBA MI NE OLDUĞU BELLİ OLMAYAN BİR YASA''-


Gültan Kışanak, içinde kamuya olan borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemelerin de yer aldığı ''torba tasarının'', ''toplumsal beklentilerle hak gasplarını aynı torbaya dolduran bir tasarı'' olduğunu iddia etti.

Tasarıda, toplumun büyük kesimini ilgilendiren kredi kartı borçları ile çek mağdurlarına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını belirten Kışanak, ayırımcılık yapıldığını ileri sürdü. Kışanak, ''Tasarıya yeni maddeler de eklendi ve torba mı çorba mı ne olduğu belli olmayan bir yasa haline geldi'' dedi. Kışanak, tasarıda yer alan bir düzenlemeyle, engellilerin olmayan istihdam olanaklarının da ortadan kaldırılamaya çalışıldığını öne sürdü.

Kışanak, ''torba tasarıya'' eklenen başka bir maddeyle belediye işçilerinin de sosyal güvencesinin ortadan kaldırılmak istendiğini iddia etti.

Ekonomik sorunların, beraberinde başka sıkıntılar getirdiğini ifade eden Kışanak, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Alt Komisyonunun Diyarbakır ve Mardin'deki YİBO'larda yaptığı inceleme sonuçlarını anımsattı.

Sonucun ''bir insanlık trajedisi'' olduğunu, söz konusu YİBO'lardaki çocukların üşüdüklerini ve karınlarının doymadığını belirten Kışanak, ''YİBO'lar artık Türkiye'nin dört bir yanında var. Yoksulların çocukları, işte buralarda, eğitim adı altında bir toplama kampına mahkum edilmiş durumdalar'' dedi.

-''ÖMÜRLERİ YALAN SÖYLEMEKLE GEÇTİ''-


İktidarın, hukuk sistemine ilişkin yaptığı yasal düzenlemeleri eleştiren Kışanak, DGM'lerin devamı niteliğinde özel yetkili mahkemeler kurulduğunu savundu. Kışanak, ''Tutukluluk fiili cezaya dönüştü. Cinayet işleyenler 3 yıl, ancak basın açıklaması okudu diye örgüt üyeliği suçundan yargılananlar 10 yıl tutuklu kalıyor. İkili, ayrılıkçı hukuk sistemi yaratıldı'' diye konuştu.

AK Parti iktidarının ömrünün ''Yalan söylemekle geçtiğini'' öne süren Kışanak, şöyle devam etti:

''(12 Eylül ile hesaplaşacağız) dediler, ancak darbecilerin çıkardığı yasalara sarıldılar. Darbeciler evlerinde paşa paşa oturuyor. 'Yargı bağımsızlığı' dediler, yarattıkları hukuk garabeti ortada. 'Askeri vesayete karşıyız' dediler, bunda da sınıfta kaldılar.
AKP Hükümeti partimizin çözüm projesini provoke etmek adına askeri cesaretlendirdi, parti kapatmaktan bahsetti, 'Demokrasiye suikasttır' dedi. Bundan cesaret alan Genelkurmay, bildiri yayımladı. Bu ülkenin yurttaşlarının kendi anadillerini nasıl kullanacaklarına ilişkin taleplerine karşı ordunun süngüsünü çıkardılar. AKP Hükümeti de bu süngünün karşısında onayladı, tasdik etti.''

-''ULUSAL BAYRAĞA İKAME ANLAMINA GELMİYOR''-

Yıllardır, Türkiye'nin demokratik bir ülke olmasının, ''Kürt sorununun'' çözülmesinin yolunun bölge yönetimlerinin kurulmasından geçtiğini söylediklerini belirten Kışanak, şöyle devam etti:
''Ama birileri sürekli önerilerimizi görmezlikten geliyor. 'İkinci bir devlet kurmak istiyoruz' diyen herhangi bir BDP'li, DTP'li gördünüz mü? Kim dedi ki 'ikinci devlet kurumak istiyoruz'. 80 yıldır bölünme fobisiyle bu ülkeyi demokrasiden mahrum bıraktınız.
Biz Demokratik Özerklik öneriyoruz. Bu, birlik ve beraberliğin yegane yoludur. Sayın Başbakan çıkıp, 'bu ülkede ameliyat yaptırmam' diyor. Bu ülkenin sorunları var, bunları çözmezsek değil ameliyat, kangrene dönüştürebilirsiniz. Kangren olunca da bu işin sonu ayrılıktır. Biz birlik ve beraberliği sağlamak için eşit yaşam, çoğulcu demokrasi istiyoruz.
Bölge yönetimleri, dünyanın her yerinde uygulanan demokratik yöntemdir. Bölge yönetimlerinin de kendilerine ait sembolleri olacaktır. Bu, tüm Türkiye'yi temsil eden ulusal bayrağın yerine ikinci bir bayrak ikame etme anlamına gelmiyor. Bu ülkenin hiçbir yurttaşının bu bayrakla bir sorunu yok.''

-''TÜRKÇE SÖZLÜK HEDİYE ETTİ''-

Bu arada, grup toplantısı başlamadan önce, Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı Başkanı Gül Karyaldız, Kışanak'ın yanına giderek, Türkçe sözlük ve bir CD verdi. Karyaldız, Kışanak'a, ''30 lisanın olduğu bir ülkede yaşıyoruz. 30 lisanlı bir ülkede, tek bir lisanla, tek dille halkımız anlaşabilir'' dedi. Kışanak ise ''Ben de size Kürtçe sözlük hediye edeyim'' dedi.

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karyaldız, ''Türkçe sözlük ve Şırnaklı çocukların İstiklal Marşı ve Andımız'ı yürekten okudukları CD'yi verdim. Bunun yanında Atatürk ile ilgili bir yazı verdim kendilerine. Ülkemdeki sessizliği sevmiyorum. 30 lisana da saygı duyuyorum. Ama 30 lisanlı bir ülkede tek bir lisanla, tek dille halkımız anlaşabilir'' diye konuştu.

Grup toplantısı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kışanak ise kendisinin 2 yıl Türk Dili ve Edebiyatı okuduğunu, Türkçe ile arasının iyi olduğunu ve Türkçeyi çok iyi kullandığını söyledi. Kışanak, ''Hanımefendi bu ülkenin çoğunluğundan da bahsetti. İstiyorum ki herkesin gönlü de bizimki kadar geniş olur. Tüm dil, kütür ve sözlüklere gönlünü açacak yurttaşlar istiyoruz. Her sabah Türk olmayan çocuklara 'Varlığım Türk varlığına armağan olsun' diyeokutmak, bir utançtır. Bunun kaldırılması gerekiyor'' diye konuştu.

Kışanak ayrıca, Demokratik Özerklik projesinin, 2007 yılında DTP kongresinde alınan bir karar olduğunu, ancak 3 yıl boyunca bu projeyi ülkede yeterince tartışmaya açamadıklarını belirterek, ''Oysa yapılması gereken, demokratik zeminde özgürce bu konunun tartışılmasıdır'' dedi.