Dalgalı kur ile kan kaybına uğrayan ayaklı borsa, eski günlerini mumla arıyor (Özel)

Ayaklı borsa diye adlandırılan İstanbul Kapalıçarşı'daki döviz piyasası, eski hareketli günlerini geride bıraktı. Tarihi mekânda faaliyet yürüten ayak

Ayaklı borsa diye adlandırılan İstanbul Kapalıçarşı'daki döviz piyasası, eski hareketli günlerini geride bıraktı. Tarihi mekânda faaliyet yürüten ayaklı borsa, dalgalı kur rejimine geçilip döviz ihtiyacının azalmasından sonra kan kaybına uğradı. Ayaklı borsa, 2001 devalüasyonun ardından büyük hacimli işler yaparak en hareketli günlerini yaşamıştı. Kapalıçarşı'daki döviz piyasası, şimdi o hareketli günlerini özlemle anıyor.

Kapalıçarşının 'ayaklı borsa'larından altın ve para piyasası uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, "Ayaklı borsa dalgalı kura ayak uyduramadı. 'Fiyatlar yukarı çıkacak' diye alıma geçen yatırımcı, fiyatlar aşağı inince satışa geçti. Dolayısıyla telafisi güç büyük kayıplarla karşı karşıya kaldı." dedi. 2001'i aradıklarını kaydeden Atilla Kapukaya ise piyasanın durgunluğunu, alım gücünün azalmasına ve insanların kredi kartı kullanma eğiliminin artmasına bağladı.

Ayaklı borsa olarak tabir edilen Kapalıçarşı döviz piyasasının köklü bir tarihi söz konusu. Dövizin yasak olduğu dönemde bile tarihi mekânda gizli olmak kaydıyla döviz işlemleri yapılıyordu. O zamanlar mark çeyrek, dolar tam olarak anılıyor, Fransız Frangı'na Peugeot, İtalyan Lireti'ne ise makarna deniyordu. 1980 sonrasında liberal ekonomiye geçilmesinin ve döviz alım satımının serbest bırakılmasından sonra Kapalıçarşı, etkin bir piyasa haline geldi. Euronun kullanıma girmesiyle burası, Türkiye'de döviz fiyatlarının belirlendiği büyük hacimli döviz işlemlerinin yapıldığı bir piyasa konumu elde etti. Öyle ki; bankalar dahi çarşıda belirlenen fiyatı temel alarak döviz işlemlerini gerçekleştirmeye başladı.

Günlük 40-50 milyon dolarlık işlem hacmiyle döviz alım satımlarının yapıldığı Kapalıçarşı ve Mahmutpaşa'da işler bavul ticareti ile iyice arttı. Ancak 2001 ekonomik krizinin ardından dalgalı kur rejimine geçilmesi tarihi mekanın döviz konusundaki otoritesini sarstı.

Uzun seneler Kapalıçarşı'da altın ve döviz işiyle uğraşan Mehmet Ali Yıldırımtürk, 2001 krizinin ardından ayaklı borsanın en çok elektronik bankacılıktan olumsuz etkilendiğini belirtti. Yıldırımtürk, 2001 krizi sonrasında Kapalıçarşı'da çok büyük hacimli işlemler yapıldığını kaydederek, "Dalgalı kur rejimine paralel elektronik bankacılık başlayınca yatırımcılar, hesapları üzerinden bankalara talimat verip dövizi işlemleri yapmaya başladı. Tabii o noktadan sonra ayaklı borsa zayıflamaya başladı." değerlendirmesinde bulundu.

Piyasadaki yatay seyrin tek parti iktidarıyla devamlı bir hal aldığını, doların alış ve satış fiyatlarında dalga aralığının azaldığını dile getiren Yıldırımtürk, bu faktörlerin döviz talebini menfi etkilediğini vurguladı. 2002 sonrasında döviz büfelerine müsaade edilmediğine de işaret ederken de şunları söyledi:

"Bu zaman diliminde ivme kaybeden, kapanmaya yüz tutan döviz büfeleriyle karşılaştık. Merkezlerde bunlar kapanmaya direndi, hatta zaman zaman elektrik, su makbuzları toplama veya cumhuriyet altını satma arayışlarına girdi. Tabii bunlardan bir sonuç çıkmadı. Kapalıçarşı, normal zamanlarda 1-2 milyon dolar işlem hacimli, çok zayıf zamanlarda 500 bin dolar işlem hacimli hareket eden bir piyasa. Burada toplanan dövizler en yakın bankalara satılıyor. Ancak ayaklı borsa elektronik bankacılık öncesi güç ve konumu kaybetmiş görünüyor.''

2011'de döviz fiyatlarında dalgalanmaların en aza ineceğini düşünen Yıldırımtürk, "Yabancı yatırımcıdan faizlerin indirilmesi ile geçtiğimiz senelerde olduğu gibi sıcak para gelmeyecektir. Türkiye yatırım yapılabilir ülke kategorisine geldiğinde bugüne kadar gelmeyen yatırımcılar da Türkiye'yi tercih edecektir. Merkez Bankası para piyasasının istikrarı, finansal istikrarı koruyacak tedbirler alacak. Dolayısıyla yeni yıl parite oranında değişen, stabil bir piyasa olacak. Dalgalanma daha az olacak. Döviz fiyatlarında 1,50-1,60 aralığında değişim görülecek. Bu da iç piyasa fiyatlarının daha istikrarlı seyrinde yararlı olacaktır." öngörüsünde bulundu.

AYAKLI BORSA ESKİ GÜNLERİNİ ARIYOR

Ayaklı borsada faaliyet yürüten Adnan Kapukaya da Mehmet Ali Yıldırımtürk gibi dalgalı kur rejiminin döviz piyasasını büyük kayıplarla karşı karşıya bıraktığı kanaatinde. 2001'den sonra yoğunluklarının hissedilir oranda azaldığına işaret eden Kapukaya, eski günleri mumla aradıklarını belirtti. Bundan böyle devalüasyonun söz konusu olmayacağını, doların tavanının 1,850, tabanının da 1,300 TL seviyesinde kalacağını öne sürdü. Dövize yatırım yapanların kaybettiğini, altının gelir getirdiğini vurgulayan Adnan Kapukaya, 2011 öngörülerini, şöyle özetledi: " Dolarda yeni yılda oynamalar görülecek. İlk etapta 1,650-1,700 TL seviyesinde olur. Seçimden sonra tekrar 1,500 hatta 1,450 TL seviyesine düşecek. 2011'de altında çok zik zak olacağına kanaat getirmiyoruz."

İşlem hacmi bakımından 2001'i aradıklarını aktaran Atilla Kapukaya da piyasanın durgunluğunu, alım gücünün azalmasına ve insanların kredi kartı kullanma eğiliminin artmasına bağladı. Altına yatırım yapanların kar ettiğini, etmeye de devam edeceğini ifade eden Atilla Kapukaya, 2010 ve 2011 ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Doların alış satış fiyatının artması TL'ye de yansıdı. Dolayısıyla çeyrek altının fiyatı önemli oranda arttı. Altın fiyatları kuyumcuyu, alım satımları kilitledi. Düğünlerde bile çeyrek altın yerine 50 TL ya da 100 TL takılır oldu. İş olarak da 2010'da zayıf bir potansiyel söz konusuydu. Altın alımından ziyade satımı düşünülüyordu. Bugünlerde döviz insanların dövize güveni kalmadı. 1,5-2 ayda 150 bin prim yaptırdılar. Her an istenilen rakama getirilebiliyor. 2010 olumlu geçmedi. 2011 daha olumlu olur."