Prof.dr. Haberal'ın Avukatlarından, Doktorların İfadeye Çağırılmasına Tepki

Ergenekon sanığı Prof

Ergenekon sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın avukatları, Haberal'ın doktorlarının, müvekkillerinin taburcu olabileceğini belirten sağlık raporunu mahkemeden gizledikleri iddiasıyla ifadeye çağırılmalarını eleştirdi. Avukatlar, oluşturulan yapay gündemlerle, gerçek gündemin üzerinin kapatılmak istendiğini savunarak, "Türkiye'nin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi mensuplarının, yıllarını tıbba vermiş ve hipokrat yemini etmiş hocalarımızın bu şekilde itham edilmesi ve adliyelerde
isnat edilmesi hoş değil" açıklamasında bulundu.
Avukatları, Prof.Dr. Haberal'ın tedavisinin sürdüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Öncelikle söz alan Avukat Serdar Özersin, son günlerde yaşanan rapor tartışmalarına ilişkin açıklama yapma gereği duyduklarını söyledi. Özersin, "30 Ekim 2009 tarihinde bir takım basın yayın organlarında gündeme gelen bu konunun, üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen gündeme getirilmesi hukuki değildir. Bizler bu haberin yayınlandığı noktada
İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü idaresine 'bunun ne olduğuna dair açıklama yapın' diyerek dilekçe verdik. O tarihte bizim ve müvekkilimizin dışında yapılan bir takım olayların açıklanması anlamında itirazda bulunduk. Fakat gerçek gündemin üzerini kapatmak üzere yapay gündemler oluşturuluyor. Bu da yapay gündemlerden bir tanesidir. Türkiye'nin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi mensuplarına, yıllarını tıbba vermiş ve Hipokrat yemini etmiş hocalarımızın bu şekilde itham edilmesi ve
adliyelerde isnat edilmesi hoş değil. Bu insanlar uzun yıllar tıbba hizmet etmiş insanlar. Dolayısıyla burada yapılan tedavilerin ne denli doğru olduğu adli tıp tarafından gündeme getirilmiştir'' dedi.
Daha sonra söz alan avukat Dilek Helvacı da, "Müvekkilimizin tedavisini yürüten Kardiyoloji Enstitüsü ve burada görevli hekimler üzerinde, müvekkilimizin yaşam hakkına ve hasta haklarına ağır müdahalelerde bulunulmaktadır. Müvekkilimizin halen ağır risk altında olduğu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nün raporlarının yanı sıra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin ve Adli Tıp Kurulu 3'üncü İhtisas kurulunun raporlarıyla da teyit edilmiştir. Yapılan tedavinin teşhisle uyumlu olduğu birçok tıp otoritesi
tarafından teşhis edilmiştir. Hekimler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına geçen süreç, olayların siyasi bir baskı altında bu noktaya getirildiği ve yapay bir gündem oluşturulduğunu ortaya koymaktadır" diye konuştu.
Helvacı, bir raporun gizlenmesi için öncelikle geçerli bir raporun olması gerektiğini belirterek, "Önce hekimler hakkında suç duyurusunda bulunulması ve kardiyoloji bölümünde aralamalar yapılması tamamıyla müvekkilimizin haksız tutukluluk halinin üzerinin örtbas edilmesi amacıyla yapılmıştır" açıklamasında bulundu.