İsrail'den 'hukuki' değil 'insani' özür kapıda

'Mavi Marmara felaketiyle dibe vuran Türk-İsrail ilişkilerinin Hayfa yangını işbirliğiyle normale dönmesi İsrail'in adım atmasına bağlı.'


ürkiye ve İsrail’in Mavi Marmara yardım gemisinde 9 Türk vatandaşının İsrail komandolarınca uluslararası sularda öldürülmesiyle dibe vuran ilişkileri beklenmedik bir anda, bir başka felaket vesilesiyle normale dönebilir mi? Hem de WikiLeaks sızdırmalarında Ankara yönetiminin İsrail bağlantısı aradığı bir sırada… Yalnız Ankara ve Kudüs’te değil, Vaşington başta, bazı dünya başkentlerinde önceki akşamdan bu yana yanıt aranan soru bu.
İsrail’in Hayfa şehri yakınlarında başlayan orman yangınının kontrolden çıkması ve 41 kişinin can vermesiyle İsrail yetkililerinin yaptığı insani yardım çağrısıyla ortaya çıkan bir durum… Bu felakete karşı Türkiye’nin kısa zamanda uzattığı yardım eli, bir dizi siyasi gelişmeyi tetiklemiş ve İsrail’i Türkiye’den özür dileme ve ilişkileri düzeltme arayışına sevk etmiş görünüyor.
Dün diplomatik çevrelerle yaptığım görüşmelerden aldığım izlenime dayanarak İsrail’in Ankara’ya sunmak üzere çalıştığı formül taslağına gelmeden önce, olayların nasıl geliştiğini aktarmak lazım. Çünkü gelişmelerin içeriğinde, nasıl gelişmiş olduğunun da etkisi var.
Toplantıya girerken...
İsrail’deki yangın ve uluslararası yardım çağrısını televizyondan izleyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun danışmanı (ve gazetecilik döneminde CNN Türk Kudüs muhabiri olarak çalışan) Osman Sert ve Özel Kalem Müdürü Gürcan Balık bu durumu bakanlarına iletmenin uygun olacağını düşünüyorlar.
O sırada Davutoğlu ve Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Başbakanlık’ta, Başbakan Erdoğan ile bir toplantıya girmek üzereler. Sert, Sinirlioğlu’na durumu telefonla iletiyor. Davutoğlu az sonra başlayan toplantıda konuyu Erdoğan’a açıyor. O sırada Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Tolga Uncu da İsrail’in uluslararası insani çağrıda bulunduğunu Ankara’ya bildiriyor.
Durumu değerlendiren Erdoğan, İsrail’e teklif götürülmesini istiyor. Dışişleri kanalıyla saat 21.00 sularında teklif gönderiliyor ve İsrail’den ‘memnun oluruz’ yanıtı alınıyor. Bunun üzerine Erdoğan, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na iki itfaiye uçağının İsrail’e gönderilmesi talimatını veriyor. O aşamada Almanya ve İsrail üzerinden iki ayrı gayri resmi kanaldan da ateşi söndürmeye destek için nabız yoklaması geliyor ama Ankara’nın zaten kararını vermiş olduğu kendilerine açıklanıyor. Sonrasını Tarık Işık’ın haberinden okuyabilirsiniz.
İsrail’in formülü
İsrail Başbakanı Netenyahu’nun dün teşekkür için Başbakan Erdoğan’ı telefonla araması sırasında teşekkür cümleleri ardından söylediği önemlidir. Netanyahu’nun önümüzdeki günlerde iki ülke ilişkileri üzerine bazı önerilerle yeniden arayabileceğini söylemiş olması, Mavi Marmara için özür ve tazminat konusuyla alakalıdır.
Çünkü; 1- İsrail, Türkiye’nin bu konudaki özür ve tazminat ısrarını bilmektedir ve Birleşmiş Milletler’deki çalışmanın aleyhinde ilerlediğinin farkındadır, 2- Netanyahu bu telefon görüşmesi ardından İsrail’de kamuoyuna Türkiye’nin yangın nedeniyle yardım elini uzatmış olmasının “ilişkilerin gelişmesi için kapıyı aralayacağından emin olduğu’ ve ‘İsrail’in Türkiye’ye minnettarlığını göstermesi için bir yol bulacağı” açıklamalarını yapmıştır.
Erdoğan’ın bu sözler üzerine açıklaması ise, ‘özür ve tazminat konusu çözülürse, ilişkilerin olumlu gelişebileceği’ olmuştur.
Diplomatik kaynaklardan edindiğim izlenim, İsrail hükümetinin Türkiye’ye yakında sunmak üzere üzerinde çalıştığı çözüm önerilerinin şu çerçevede olabileceğini gösteriyor:
1- İsrail, en azından şu aşamada, ‘hukuki ve siyasi’ bir özür dilemeyi düşünmüyor; bunun Hamas, Hizbullah ve benzeri alanlarda kendisine olumsuz emsaller yaratmasından çekiniyor;
2- Bununla birlikte ‘insani özür’ formülü üzerinde duruluyor. Yani Mavi Marmara saldırısında öldürülenlerin ailelerinden özür dilerken, siyasi sonuçlar yaratmayacak bir şekil arayışı var;
3- Bu formül bulunduğunda öldürülenlerin ve zarar görenlerin ailelerine tazminat ödenmesinin sorun olmayacağı, İsrail’in daha önce benzer mağdurlara tazminat ödemiş olduğu ifade ediliyor.
Ancak tıpkı PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Yunanistan’ın 1999’da Kenya Büyükelçiliği’nde yakalanmasıyla dibe vuran ilişkilerin aynı yıl ağutos depremi felaketiyle işbirliği kapıları açması gibi, Hayfa yangını da ilişkilerin normale dönmesine kapı açacak mı? Bu İsrail hükümetinin atacağı adıma bağlı; top Netanyahu’nun sahasında.