'Adli Süreç Siyasallaştırıldı' Washıngton

ABD'deki Türk çatı kuruluşlarından Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesinin (ATAA) Başkanı Günay Evinch (Övünç), ABD 9'uncu Bölge Federal Temyiz Mahkemesinin 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarının lehine verdiği kararın, "tek bir yargıcın adli süreci siyasallaştırması" olduğunu belirtti.

ABD'deki Türk çatı kuruluşlarından Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesinin (ATAA) Başkanı Günay Evinch (Övünç), ABD 9'uncu Bölge Federal Temyiz Mahkemesinin 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarının lehine verdiği kararın, "tek bir yargıcın adli süreci siyasallaştırması" olduğunu belirtti.
California eyaletinde 9 yıl önce kabul edilen ve 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarına sigorta şirketlerine karşı dava açma yetkisi veren yasayı geçen yıl iptal eden San Francisco'daki 9. Temyiz Mahkemesinin dün bu kararından çark ederek, 1'i karşı 2 oyla, 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarının kendilerine ödeme yapılması için sigorta şirketlerine dava açabileceğine hükmetmesi, ABD'deki Türk toplumunun da büyük tepkisini çekti.
ATAA Başkanı Evinch, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, "Adli süreç tek bir yargıç (Harry Pregerson) tarafından siyasallaştırıldı. Bu, çok büyük ayıp" dedi.

-"DAVA SÜRECİ ETNİK POLİTİKA İÇİN KULLANILDI"-

Mahkemenin kararının değişmesinde, geçen yılki kararda yasanın iptali yönünde oy veren yargıç Dorothy Nelson'ın karara karşı oy kullanan tek yargıç Harry Pregerson'ın tarafına geçmesinin neden olduğunu hatırlatan Evinch, dava sürecinin "etnik politika için kullanıldığını görmekten şaşkınlık duyduklarını" kaydetti. 
Bunda "yargıç Pregerson'ın Ermeniler için Nelson üzerinde lobicilik ve baskı yapmasının neden olduğunu" belirten Evinch, Pregerson'ın Nelson'ı ikna etmeye çalışırken, ABD Başkanı Barack Obama'nın 24 Nisan açıklamasında kullandığı "meds yeghern" (büyük felaket) ifadesiyle aslında Ermenilerin iddialarına destek verdiği ve Dışişleri Bakanlığının da kesin görüş belirtmediği gibi tezler öne sürdüğünü belirtti.
Evinch, "Ermeni propagandasına inanan ve bunu kendi hayat misyonu haline getiren Pregerson'un anayasaya ve gerçeklere göre değil, kendi kişisel yaklaşımlarına göre davranması, Nelson'ın da oyuna gelmesiyle mahkemeye etnik politikanın karıştığını" ifade etti.

-"HİÇ OLMAYACAK BİR OLAY"-

Mahkemenin kendi aldığı kararı bozmasını "hiç olmayacak bir olay" olarak niteleyen Evinch, geçen yıl aynı mahkemede kaybeden Ermeni davacıların o tarihte önlerinde iki seçenek bulunduğunu, şimdi aynı seçeneği karşı tarafın da kullanabileceğini söyledi. 
Buna göre, ilk seçenek, "rehearing en bank" denilen, 9'uncu bölgedeki bütün temyiz mahkemeleri yargıçlarının (28 kişi) dava için temyiz mahkemesinde yeniden bir duruşma yapılıp yapılmayacağını karara bağlayacakları sürecin uygulanmasını istemeleri. Bu yargıçların çoğunluğu, yani 15 yargıç, davanın temyiz mahkemesinde yeniden görülmesi kararı verirse, o zaman 11 kişilik bir yargıç heyeti hazırlanıyor ve temyiz mahkemesinin kararını geri çevirmek için bu yargıçların çoğunluğunun, yani 6'sının oyu gerekiyor. 
İkinci seçenek ise San Francisco'daki üç kişilik mahkemenin davayı bir kez daha ele almasını talep etmek. 

-"SİGORTA ŞİRKETLERİNİN ÖNÜNDE İKİ SEÇENEK VAR"-

Evinch, bu konuda şunları kaydetti: 
"Ermeni davacılar, 'bir tanesi tutar' diye bu iki seçeneği de istemişlerdi. Genelde, ikinci seçenek pek olmuyordu, ama bu davada ikinci seçenek olmuş oldu. Çünkü birinci kararda negatif karar veren yargıç, birinci kararda pozitif karar veren yargıcı fikrini değiştirmeye ikna etti. Hiç doğrusu olmayacak bir olay oldu."
Sigorta şirketlerinin ise karar verip, ya Yüksek Mahkemeye gideceklerini ya da "rehearing en bank" talebinde bulunacaklarını belirten Evinch, "Şimdi işler tersine döndü" dedi. Evinch, "rehearing en bank" sürecindeki 28 yargıcın, mahkemenin yargıç Pregerson'ın kendi kişisel misyonuna göre davranarak, kişisel karar verdiği sonucuna varması ve adaletin sağlanması için temyiz duruşmasının tekrar görülmesi gerektiği yönünde karar vermesi olasılığının yüksek olduğunu kaydetti.

-"FEDERAL DEVLETE GÖREV DÜŞÜYOR"-

Sigorta şirketlerinin seçeceği iki yolda da federal devlete "görev düştüğünü" ifade eden Evinch, ABD Başkanlığı, federal hükümet ya da Adalet Bakanlığının ABD politikasının 1915 olaylarını bu şekilde nitelendirmediğini belirtmesi gerekeceğini ifade etti.
Evinch, dava sırasında taraflardan birinin "rehearing en bank" için başvurması durumunda, temyiz mahkemesinden çıkan kararın sabit nitelikten çıkıp, geçici niteliğe büründüğüne ve bu sürede mahkemenin kendi fikrini değiştirebildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Sigorta şirketleri 'rehearing en bank'i kaybederse, o zaman tabii ki Yüksek Mahkemeye kadar gidilebilir. Dolayısıyla çok uzun bir hukuk süreci var. Bana göre, hukuk tekrar doğruyu bulacaktır. Burada üç üyeli mahkemenin içinde küçük bir Ermeni etnik politikası oldu. Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, CIA, icra organından hiç kimse çıkıp da Pregerson'a 'Sen haklısın' demez, 'Hatalısın' der. Burada tek olan şey, uzun bir süreç başlamıştır."
Evinch, California yasasının da dava sürecinin devam etmesi nedeniyle yıllarca uygulanamadığını ve uygulanamayacağını vurguladı. 

-TÜRK MAKAMLARI KONUYU YAKINDAN İZLİYOR-

Konu, 1915 yılı olaylarıyla ilgili olsa da dava sigorta şirketleri ile Ermeni mirasçılar arasında olduğundan, Türkiye davanın bir tarafı değil ve Türkiye ile doğrudan ilgisi bulunmuyor. Ancak, 5-10 yıl sürmesi beklenen sürecin sonunda Ermenilerin kazanması halinde, bunun Türkiye ile ilgili bazı davaları da etkileyebileceği belirtiliyor. 
Sigorta şirketleri bundan önceki süreçte de ilk davayı kaybetmişler, ama temyizde kazanmışlardı. Gelinen nokta davadaki üçüncü aşama oluyor. 
Davada, ABD Başkanlarının sözleri ve Kongredeki bazı tasarılar, ABD dış politikasının bu konudaki tutumuna dair olumlu veya olumsuz "kanıtlar" olarak gösterildiğinden, bu süreç içinde Ermeni karar tasarısının Kongrede geçip geçmemesi veya ABD Başkanı Barack Obama'nın 1915 yılı olayları için kullandığı ifade, davanın seyrini değiştirme açısından çok önem taşıyor. Dolayısıyla, şu aşamada doğrudan ilgilendirmese de, siyaset, yönetim, Kongre ve hukuk gibi birçok alandaki gelişmeler Türkiye açısından önem taşıyor. 
Diplomatik kaynaklar, bu itibarla konunun Türk makamları tarafından da yakından izlendiğini belirttiler.
12.12.2010 10:17:33