Dolar serbest düşüşte ekonomiler panikte

Doların çeşitli para birimleri karşısında değer kaybının hızlanması ve dünyanın dört bir yanından siyaset...


Doların çeşitli para birimleri karşısında değer kaybının hızlanması ve dünyanın dört bir yanından siyasetçi, bürokrat ve ekonomistlerin "kur savaşları başladı" uyarıları, bir süredir Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ı hedef tahtasına oturtan değerli TL tartışmalarının Türkiye'yle sınırlı olmadığını ortaya koydu. Dün doların euro karşısında son sekiz buçuk ayın en düşük seviyesi olan 1.3841'e  gerilemesi, yen'in ise dolara karşı yine 15 yılın zirvelerini zorlamasıyla birlikte "kur savaşları" tartışma daha da alevlendi. Dün dolar/TL de sert bir düşüşle 1.4170 seviyesine kadar çekildi. Analistler, tüm teknik seviyelerin kırıldığı uyarısı yaptı.
Kahn da uyardı
Tartışmaya son katılan isim ise Uluslararası Para Fonu (IMF) Direktörü Dominique Strauss-Kahn oldu. IMF-Dünya Bankası güz toplantılarının arifesinde Financial Times gazetesine konuşan Kahn, "Para birimlerinin politika silahı olarak kullanılabileceğine ilişkin bir fikir ortada dolaşıyor. Eğer bu fikir eyleme dökülürse küresel toparlanma için büyük risk oluşturur... Bu yöndeki her yaklaşım uzun vadede olumsuz ve çok hasar verici sonuçlara sebep olur" dedi.
Kur savaşları tartışmasını Brezilya Maliye Bakanı başlatmıştı. Maliye Bakanı Guido Mantega, bazı gelişmekte olan ülkelerin aşırı sıcak para girişiyle mücadele etmek için para birimlerini kullandığını ifade etmişti. Brezilya, sıcak para girişini yavaşlatmak için önceki gün yabancıların tahvil alımlarına uygulanan vergiyi iki kat artırdı.
HSBC Stratejisti Fatih Keresteci, yapılan müdahalelerin etkisinin çok kısa sürdüğüne dikkat çekti. Keresteci, "Mesela, Japon Merkez Bankası yüklü müdahalelerine rağmen dolar/yen paritesi bu sabah (dün)  yeniden müdahale öncesi seviyeye geldi. Ya da, Brezilya'nın dün (önceki gün) spekülatif nitelikteki sermaye girişlerine uyguladığı vergi oranını ikiye katlamasına rağmen real değer kazanmaya devam ederek son 25 ayın en değerli seviyesine geldi" dedi.


G7 ekonomileri Çin'i günah keçisi ilan etti
Cuma günü IMF-Dünya Bankası toplantıları kapsamında gayri resmi bir toplantı yapacak olan G7'lerin maliye bakanları ve merkez bankası başkanları arasında da bir numaralı gündem maddesinin "kur savaşları" olması bekleniyor. Bazı uzmanlara göre, bu toplantıda batılı ülkelerin temsilcileri birleşip Çin'e parasının değerini artırması için yüklenebilir. ABD Hazine Bakanı Tim Geithner dün bunun işaretini verdi. Geithner, "Kur serbest piyasa tarafından belirlenmeli" dese de konuşmasının devamında "Çin'in para birimini değerlendirmesi konusunda ülkeler işbirliği yapmalı" dedi.
Financial Times gazetesinin kıdemli yazarı Martin Wolf, dün yayımlanan makalesinde Çin'le kur konusunda nasıl savaşılacağına ilişkin taktikler veriyordu. Wolf, yazısında Çin'in 2 trilyon dolarlık döviz rezerviyle artık açıktan açığa bir kur manipülatörüne dönüştüğünü söyledi.  



Likiditeyi artıran taraf da sorumlu
Gözden kaçan bir nokta, kur söz konusu olduğunda suçlanacak tek tarafın Çin olmadığı gerçeği. ABD ve İngiltere'de merkez bankalarının likidite enjeksiyonunu artırma eğilimleri piyasa oyuncularının tavrını önemli ölçüde belirliyor. Ben Bernanke'nin başkanlık ettiği Fed'in kasım ayındaki toplantısında nicel gevşemeye gideceği beklentisi doların değerini düşürdüğü gibi cari dengenin ABD lehine düzelmesini de sağlıyor. Çünkü para biriminin değeri düştükçe ihracat avantajı artıyor. Bu konuyla ilgili son uyarı Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz'den geldi. Stiglitz, dün yaptığı açıklamada, bazı merkez bankalarının aşırı gevşek para politikalarının dünyayı kaosa sürüklediğini söyledi. Ekonomist, "İşin ironik tarafı, Fed bu likiditeyi ABD ekonomisini canlandırmak için yapıyor ama ABD'ye faydası olmadığı gibi, dünyanın kalanında da kaos yaratıyor. Japonya ve Brezilya gibi ülkeler ihracatçılarını korumak için müdahale etmek zorunda kalıyor" dedi. 


IMF, Türkiye için büyüme tahminini yüzde 7.8'e çıkardı
Uluslararası Para Fonu (IMF), dün açıkladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda Türkiye için yıl sonu büyüme beklentisini yukarı yönde revize etti. Buna göre IMF Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) 2010 sonu için yüzde 6.1'den 7.8'e yükseltti. 2011 tahminini ise yüzde 3.6'da tuttu. IMF'nin tahminlerine göre Türkiye'de tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıl sonunda yüzde 8.7 seviyesinde olacak. 2011'de ise bu oran yüzde 5.7'ye gerileyecek. IMF, son olarak eylül ayında yayımladığı dördüncü madde görüşmeleri ve program sonrası izleme raporunda 2011 TÜFE oranı tahminini yüzde 5.9 olarak açıklamıştı.
Raporda gelişmekte olan Avrupa'da Polonya ve Türkiye'de toparlanmanın güçlenmeyi sürdüreceği vurgulandı. Yalpalama işaretleri veren küresel toparlanmaya yine gelişmekte olan ekonomilerin lokomotiflik edeceği belirtilen raporda, bu ülkelerdeki büyüme hızının gelecek yıl gelişmiş ülkelerin üç katı olacağı belirtildi. Kuruluş, yıl sonu büyüme tahminini 0.2 puan artırarak 4.8'e yükseltti. 2011 küresel büyüme tahmini ise yüzde 4.3'ten 4.2'ye revize edildi. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının bu yıl yüzde 7.1, gelecek yıl yüzde 6.4 olacağı öngörüldü.
ABD'ye kötü haber
IMF, ABD'de ekonomik büyümenin daha önce öngörülenden çok daha yavaş olacağı uyarısını yaptı. Bunun gerekçesi olarak ise tüketim harcamalarının artmamasını, işsizlik oranının ise bir türlü düşürülememesini gösterdi. IMF, ABD ekonomisinin bu yıl sonunda yüzde 2.6, 20117de ise yüzde 2.3 büyüyeceğini öngördü. 


İMKB 67 bin puan üzerini test etti
Döviz piyasalarındaki oynaklık ve dolar/TL'de aşağı yönlü teknik seviyelerin tamamen kırılması İMKB'ye yaradı. Hisse senedi piyasalarına olan talep artınca İMKB, ilk seans kapanışında 67 bin puanın üzerini gördü.
Borsada tarihi kapanış
Kapanışta ise yüzde 0.9 yükselişle 66.879.74 puanla tarihi kapanış rekorunu yeniledi. İMKB'nin performansında yabancı yatırımcıların ilgisi etkili oluyor. Nitekim eylül ayında yabancı yatırımcıların İMKB'deki net alımları 1.276 milyar doları bulmuştu. İMKB'de işlem hacmi dün 2.72 milyar lirayı buldu. Bono piyasasında da gösterge tahvilin bileşik faizi tarihi düşük seviyeleri test etti. Dün, Türkiye'nin 5 yıllık tahvillerini sigortalama primi olan CDS'leri de 150 baz puana kadar geriledi. Bankacılar, Türkiye'ye sermaye girişinin özellikle önceki akşam hareketlendiğini, 24 saatlik net girişin 1.5 milyar dolar civarında olduğunu söyledi.
Altın da rekor tazeledi
Altın fiyatları, doların değer kaybına paralel dün yeni bir rekor kırdı. Vadeli işlemlerde altının ons fiyatı 1.350 doların üzerine çıktı. İçeride de altın fiyatları yukarı yönlü hareket etti. Cumhuriyet altının satış fiyatı 418, çeyrek altını satış fiyatı ise 104 lira oldu.  Â