Yassı Ada'ya Demokrasi Müzesi

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Eğer Yassı Ada'yı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verirlerse buraya öncelikle bir 'Demokrasi Müzesi' yapmayı düşünüyoruz" dedi.

Yassı Ada'ya Demokrasi Müzesi
Çeşitli açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere Ordu'ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, gazetecilerin sorularını cevapladı. Yassı Ada'nın Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verilmesi durumunda adaya öncelikli olarak bir kültür müzesi yapmayı amaçladıklarını belirten Kültür ve Turizm Bakan Ertuğrul Günay, "Türkiye'nin demokrasi tarihi çeşitli acılarla, müdahalelerle, darbelerle, çeşitli kırılganlıklar yaşanmış bir serüvendir. Bunun gelecek tarafından iyi bilinmesi gerekiyor. Bu çerçevede Yassı Ada
özel bir anlam taşıyor. İlk askeri müdahale, Türkiye'de cumhuriyeti ve demokrasiye son veren bir süre içinde olsa, ilk askeri müdahale 27 Mayıs'ta gerçekleşti ve 27 Mayıs'tan sonra halk oyu ile seçilmiş olan siyaset adamları, devlet adamları Yassı Ada'da özel biçimde kurulmuş olan bir mahkemede yargılandılar. Bu yargılamanın ne kadar haksız, ne kadar hukuku incitici olduğu sonraki yıllarda yazıldı, söylendi. Şuanda yeteri kadar kullanılmayan bir askeri tesis olarak terk edilmiş durumda Yassı Ada. Yassı
Ada'nın bir kültür turizm, tarih çerçevesinde yeni bir proje ile bakanlığımız tarafından değerlendirilmesi için bir süre önce Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne başvurduk. Şimdi Milli Emlak Genel Müdürlüğü Milli Savunma'ya görüş almak için yazı yazdı ve onun için gündeme geldi, yoksa bizim gündemimizde 1-2 yıldan beri var. Eğer Yassı Ada'yı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verirlerse buraya öncelikle bir 'Demokrasi Müzesi' yapmayı düşünüyoruz. Türkiye'nin demokrasi tarihinde önemli bir eşikte neler yaşanmış
olduğunun Türkiye insanı tarafından bilinsin diye bir müze yapmayı düşünüyoruz. Çevresini başka kültür etkinlikleri ile donatmamız gerekecek. Umuyorum bu tahsisi yaparlar ve biz de bu çalışmayı yapmaya başlarız" diye konuştu.

"BU YASA İLGİLİ BAZI TEREDDÜTLERİMİZ VAR"
Tabiat varlıklarının Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülmesini içeren yasa hazırlığı ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Ertuğurul Günay, "Kültür ve tabiat varlıkları tümüyle bizim bakanlığımız tarafından yürütülüyor. Tabiat varlıklarının Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülmesi, mademki ülkemizde bir Çevre ve Orman Bakanlığı var, Avrupa hukukuna uygun davranış. Meclis'e sunulmuş bulanan yasa ile ilgili bizim bazı tereddütlerimiz var, bu konuda bir ortak komisyon çalışması yapıyoruz.
Şuanda yasa Başbakanlık'tan Meclis'e gönderildi, daha Meclis'te çeşitli komisyonlardan geçecek. Bu yasama döneminde çıkması mümkün değil, bu yasama dönümünde çıkması doğru da değil, böyle bir aceleye getirilerek çıkacak bir yasa değil. Bu yasa sadece bizden bir şeyler almıyor, bazı alanların yönetimini de bize veriyor. Dünya mirası alanıyla ilgili bir alan, arkeolojik alan, tarihi alan varsa bunların yönetimini Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan alarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'na veriyor. Yasa üzerinde
biraz daha çalışılması gerekiyor. Fazla endişe edilecek bir şey yok, dikkatle takip ediyoruz. Bu yasanın Meclis'e sevk edilme tarihi şuanda SİT kararlarıyla ilgili Koruma Kurulu kararları ile ilgili bazı tartışmalar olduğu için zamanlaması uygun olmadı" şeklinde konuştu.

SORUŞTURMA AÇILDI
İstiklal Caddesi üzerinde bulunan inşaat ile ilgili soruşturma açtığını ifade eden Bakan Günay, "İstiklal Caddesi üzerinde bir iş merkezi inşaatı var. Ben daha önce bu iş merkezi inşaatıyla ilgili tereddütlerimi paylaşmıştım. Emek Sineması ile ilgili itirazlar yapıldığı zaman, 'Emek Sinema ile ilgili gösterilen duyarlılıkların bir kısmı öteki inşaatlara da gösterilse' demiştim. O inşaatın Koruma Kurulu kararlarının uygun olduğunu söylemişlerdi. Basında çıkan haberler nedeniyle onu yeniden inceletme
ihtiyacı hissettim. Önceki gün itibariyle soruşturma açtım. Koruma Kurulu eski kararları ile yeni kararları arasında tutarlılık var mı, Yüksek Kurul kararlarına uygunluk var mı, korumacılık ilkelerine uygun bir uygulama ve karar süreci işliyor mu? Bu konuları konuyu çok yakından bilen müfettiş arkadaşlar inceliyor. Eğer yükseklik aşılmışsa, eğer yoğunluk Koruma Kurulu kararlarına aykırıysa gereken müdahaleler yapılacaktır" dedi.

"KEM SÖZ SAHİBİNİ BAĞLAR"
Bakan Günay, bir gazetecinin türban konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakan'a ağır ifadeler kullandığını hatırlatması üzerine, "Ben kimsenin ağır ifadesiyle meşgul değilim. Bir siyaset adamı görüşlerini açıklarken ağır sözcükler, incitici sözcükler kullanmadan kendi dilini bilmelidir diye düşünüyorum. Kem söz sahibini bağlar. Üniversiteler, adı üzerinde evrensel bilgi merkezleridir. Evrensel bilginin geliştirilmesi için özgürlük olması gerekir. Siz üniversiteye giren akademisyen ve
öğrenciye bu özgürlük ortamını sağlamak zorundasınız. Daha üniversitenin eşiğinde üniversiteye giren kişinin kılığından kıyafetinden başlarsanız, orada bir yasak getirmeye çalışırsanız, işin birinci maddesinde yeterince özgürlükçü olmadığını sergilA'felarız" diye konuştu. emiş olursunuz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Bu ne yazık ki çok siyasallaştırıldı. 1980'lerden sonra, ilk siyaset ile aktif olarak meşgul olmaya başladığım günlerde bile üniversitelerde bu tür kısıtlamaların
getirilmesinin öğrenim özgürlüğü açısından yanlış olduğunu ifade etmiştim, 20 yıldan beri bu görüşlerimi tekrar ediyorum. Hala Türkiye siyasetinin bu konuda bir özgürlükçü duruş noktası tespit etmemiş olması siyasetin bazı kesimlerinin ne kadar eskide kalmış olduğu, toplumu korkutarak siyaset yapmaya çalıştığı noktasında ibret verici bir örnektir" diye cevap verdi.

İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
"AKM'nin halkın, gençlerin buluştuğu, modern yaşam tarzının simgesi haline gelecek olan bir projeye dönüşmesine izin vermeyenleri sorgulamak lazım" diyerek AKM hakkındaki soruları yanıtlayan Günay, açıklamalarını söyle sürdürdü:
"Biz AKM'yi biran önce boşalttık ki, restorasyon çalışmaları başlasın ve biran önce yeniden yenilenmiş bir biçimde sahne alınsın diye. Bazı arkadaşlar AKM'nin daha şık, daha çağdaş, daha halkla paylaşılan bir mekan olmasını istemediler, itiraz ettiler, yargıya getirdiler. Yargıda eskimiş bir bakış açısıyla durdurdu projeyi sonrada iptal etti. Avrupa Kültür Başkenti 70 trilyonluk bir ihale yapmıştı, iş yer teslimi safhasındaydı ve kaldı. Bence bugün AKM'nin kapalı kalmasının mesulü bu eskimiş bakış
açılarının sahibi olan itiraz sahipleri, dava sahipleri ve karar sahipleridir. AKM'deki sanatçılar ne oluyor? İstanbul'da arkadaşlar böyle bir fetişleştirmeden kendimizi kurtaralım. AKM evet kapalı kaldı, ben de üzgünüm ama bu arada Haliç Kültür Merkezi açıldı. Çok daha modern ve çok daha büyük bir salon var orada. AKM'nin yanı başında Kongre Vadisi'nde 3 bin 50 kişilik bir salon yapıldı. Prova yapmak için de İstanbul'da yeteri kadar salon var. Taksim'deki bir sanat merkezinin kapanmaması gerekir,
bunu paylaşıyorum. AKM'deki yangın merdiveninden inilen tiyatrodan sanatçılarımızı kurtarıp Üsküdar'da TEKEL binasında 2 tane son derece şık tiyatro sahnesi açtık. AKM'de yangın merdiveninden inilen tiyatro sahnesi kapandı ama Avrupa yakasında 5, Anadolu yakasında 4, toplam 9 tane yeni tiyatro sahnesi açıldı. Bunlarında görülmesi gerekir. Dönüm dönüp aynı şeyleri sorgulamak gerekiyorsa işin mesullerini sorgulamak lazım."