Adli Tıp raporları Cem'i yalanlıyor

Cem Garipoğlu cinnet geçirip mutfaktan aldığı bıçağı Münevver Karabulut'a üç kez sapladığını, kızın kafasını kesmeyi panik halinde yaptığını söylüyor. Adli Tıp tutanaklarında ise cesette daha fazla kesik bulunduğu, başının çok düzgün kesilmiş olduğu belirtiliyor. Bu durum cinnet ve paniği doğrulamıyor.

Başı kesilerek öldürülen Münevver Karabulut’un katil zanlısı Cem Garipoğlu, tam 197 gün sonra polise teslim oldu, ancak akıllarda merak uyandıran soruların hiçbiri yanıtını bulamadı. Garipoğlu’nun mahkemede verdiği ifade, Karabulut’u öldürdüğünü söylediği 3 Mart günü yaşananlar, bugüne kadarki tüm polis tutanakları, Adli Tıp raporları ve uzmanların incelemeleriyle çelişiyor.

CEM’İN ÇELİŞKİLİ İFADELERİ

Cem Garipoğlu ifadesinde ilk olarak meyve bıçağını Karabulut’un karnına sapladığını, ardından iki darbe vurduğunu ve Karabulut’un yere düşüp öldüğünü söyledi. Ancak Münevver’in vücudunda ölümcül nitelikte olmayan birçok yara saptanmıştı. Olay yeri inceleme ekibinin ilk tutanağına göre; Karabulut’un sadece başı kesilmekle kalmadı, vücudunun birçok bölgesine zarar verildi. Buna göre; bileğinin her iki tarafında bir santim derinliğinde kesikler, sol baş parmak ile işaret parmağının birleştiği yerde el üzerinde bir santim uzunluğunda, yarım santim derinliğinde bir yara, sol kürek kemiği üzerinde 10 santim uzunluğunda, bir santim derinliğinde kesik, göbek altında 5 santim uzunluğunda, 2 santim derinliğinde bir kesik bulundu, sol göğsünde 3-4 adet kısa kesiklere rastlandı. Adli Tıp Morg İhtisas Dairesi otopsi raporuna göre de kafada toplam 13 adet, el, kol, batın, göğüs gibi vücudun çeşitli yerlerinde de kesici delici alet yaraları bulunmuştu. Patolog Dr. Ferah Karayel imzalı tetkik raporunda da 'Karabulut’un vücudunda 5 adet kesici delici alet yarası ile 29 adet kesik yaraya rastlandığı' ifade edilmiş, yaraların çoğunda damara zarar vermeyen, öldürücü nitelikte olmayan izler saptanmıştı.  Hatta bu yaraların çoğunun öldürücü olmadığı, cilt altı dokusuna inmediği ancak uzun ve düzgün kesiler olduğu ifadeleri, Karabulut’a işkence yapıldığı iddialarını gündeme getirmişti.

Ayrıca Karabulut’un bedeninde yapılan ilk incelemede kafa muayenesinde kafanın testereyle kesimi 'kenarları kısmen düzenli kesim' sözleriyle anlatıldı. Bu da Garipoğlu’nun bir cinnet sonucu kızın kafasını gelişigüzel kesmediğini, kasıtlı ve bilinçli davrandığı izlenimini yaratıyor.

DİĞER DNA'LAR KİMLERE AİT?

Cem Garipoğlu, olayı tek başına gerçekleştirdiğini, hatta olayı ilk öğrenen kişi olan babasının dahi olaydan saatler sonra haberi olduğunu söyledi. Ancak Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi, yaptığı incelemede Garipoğlu ailesi erkeklerine ait DNA örneklerine ulaşmıştı. Münevver Karabulut’un tükürük ve kan incelemelerinde, boyun, altı tırnak örneği, eller, sütyenin sol iç kısımlarında 'Garipoğlu soyağacındaki erkek bireylere' ait olabilecek profilin saptandığı ortaya koyulmuştu.

OLAYDA KAÇ BIÇAK KULLANILDI?

Garipoğlu, Münevver Karabulut’u mutfaktan aldığı bir meyve bıçağı ile öldürdüğünü söyledi. Zaten Adli Tıp incelemeleri cinayette sadece testere değil, farklı kesici alet kullanılmış olabileceğini ortaya koymuştu. Ancak Adli Tıp bu saptamasına ek olarak “Genç kızdaki yaraların tek bir aletle meydana gelmiş olabileceği gibi, benzer özellikle birden fazla kesici delici aletle de meydana gelmiş olabileceğini' bildirdi. Bu da Garipoğlu’nun bıçak ve testere dışındaki aletleri saklıyor olabileceği kuşkusunu doğurdu.

35-40 DAKİKA OLARAK ANLATTIĞI 10 DAKİKADA NELER OLDU

Cem Garipoğlu, kamera kayıtlarına göre Münevver Karabulut’u arka kapıdan eve aldıktan sonra ön kapıdan eve giriyor ve 10 dakika sonra da testere almak üzere evden çıkıp nalbura gidiyor. İfadesinde ise, eve girdikten sonra Karabulut’a bahçe ve havuzu gösterdiğini, sohbet ettiklerini, öpüştüklerini, 35-40 dakika sonra mutfaktan yiyecek birşeyler aldıklarını, bu sırada üç kadeh içki içtiğini, sonra cep telefonundaki mesajlar yüzünden kavga ettiklerini anlatan Cem Garipoğlu, bu kavganın sonunda bir süre itiştiklerini, sonrasında Karabulut’u öldürdüğünü söyledi. Oysa kamera kayıtları çiftin evde kaldığı sürenin sadece 10 dakika olduğunu gösteriyordu.

Ayrıca Garipoğlu ifadesinde cinnet geçirdiğini, birçok şeyi hatırlamadığını söyledi. Olay yeri inceleme tutanaklarında yer alan bilgilere göre ise genç kızın tüm eşyaları titizlikle toplanmış, farklı konteynırlara, poşetlerin, bavulların içerisinde atılmıştı. Münevver’in ayakkabıları da çöp kutusunun yanında kan izleri içerisinde bulunmuştu. Bu olayın büyük bir sakinlikle, hatta planlı bir şekilde yapıldığını gösteriyor.