'Kamera yoksa görüşmede yok'

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, düzenlediği basın toplantısında Başbakan Erdoğan ile görüşmenin kayda alınması ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Sanatçı Sabahat Akkiraz'ı CHP Genel Merkezi'nde kabul eden Deniz Baykal, gazetecilerin demokratik açılımla ilgili sorularını yanıtladı.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, açıklamaları hatırlatılarak yöneltilen bir soru üzerine Baykal, ortada çok ciddi bir tablo olduğunu ve bunu ''derin bir üzüntüyle izlediklerini'' söyledi.

Son görüntüler ortaya çıkmadan önce gerekli değerlendirmeleri, uyarıları yaptıklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektupta bunlara yer verdiğini belirten Baykal, bu sürecin çok ''sakıncalı ve olumsuz'' gelişmelere yol açabileceğini başından beri söylediğini dile getirdi.

Herkesin yıllardır süren teröre bir son verilmesini, terörü gerçekleştiren siyasi merkezlerin artık bu yolla siyaset yapmaktan vazgeçmesini beklediğine işaret eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu konuda iyi niyetle yapılacak ne varsa bütün Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Kimse intikamcı bir duygu içinde değildir. Yaşanmış olan olayları, acıları herkes bağrına taş basarak unutmaya da hazırdır, ama bir tek bekleyişle; teröre kesinlikle son verileceği, bir daha şiddetin, silahın, mayının bir siyasi mücadele yöntemi olarak kullanılmayacağının açıklık kazanması halinde. Hepimiz bu özlem içindeyiz, ama ortaya çıkan tablo, Hükümet'in bize büyük bir sevinçle bir mutluluk tablosu olarak sunduğu bu son manzara nedir? Oraya baktığımızda şunu görüyoruz; Kandil'den, terörün karargahından Türkiye'ye 8 kişi geliyor. Mahmur'dan 26 kişi geliyor. Bu 8 kişi ne için geliyor? Bütün Türkiye istiyor ki bu bir başlangıç olsun. Bunlar gelsinler ama artık silahlı mücadelenin bırakılması gerektiğine inandıkları ve kendileri bu doğrultuda gereken adımı atma kararını aldıkları, silahlı mücadele örgütünün artık sona erdirileceğini kabul ettikleri ve silahlı mücadele örgütünden ayrılma anlayışında oldukları ve terör dönemini geride bırakmak üzere geldiklerini görmek istiyor insanlar, ama ne görüyoruz? Bu gelen 8 kişi diyorlar ki 'PKK terör örgütünün mensubuyuz. Bu terör örgütünün adına buraya geldik. Biz onların temsilcisiyiz, elçisiyiz. İşte mektubumuz, işte taleplerimiz.' Talepler ortada, 'Anayasa'yı değiştirin, Türkiye'de milleti bölün, devleti bölün' anlamına gelen talepler. Türkiye'nin hukuk düzenini, Anayasal düzenini, bütün tarihi boyunca geliştirmiş olduğu ulusal kimliği tahrip etmeye, ayrıştırmaya yönelik öneriler. 'Bunu size talep etmeye geldik' diye giriyorlar.''

''PKK mensuplarının sınıra daha öncesinde yapılmış bir mutabakatla geldiğini'' söyleyen Baykal, ''Bunlar kaçarak gelmiyorlar, altlarında muazzam cipleri var. Karşılarında Türkiye'nin devletin temsilcisi olması gereken kadrosu, valiler, İçişleri Bakanlığının ve Emniyet Genel Müdürlüğünün en yüksek temsilcileri, müsteşarlar, MİT Müsteşarı herkes orada. Demek ki o gün o saate böyle bir buluşmanın olacağının kararı bir yerde alınmış, böyle bir mutabakat var. PKK temsilcileriyle Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri o gün orada buluşuyorlar'' değerlendirmesinde bulundu.

Gelenlerin ''PKK adına orada olduğunu, örgütün üyesi ve temsilcisi olduklarını, müzakere etmeye geldiklerini'' söylediklerini, terör örgütünden ayrılmadıklarını, pişman olmadıklarını ifade eden Baykal, Türkiye'nin de bunu kabul ettiğini söyledi.

''Türk hukuk sisteminin bunu kabul etmesi mümkün mü'' diye soran Baykal, ''Açılım bu ise bu yanlış bir şey. Bu yöntemle teröre son verilmez. Elinde silahı bulunan karargah çözülme noktasında değil, siyasi müzakere yapma noktasında. Taleplerini koyuyor, 'kabul etmezseniz bu işe devam edeceğiz' diyor. Bu yöntemle siyasi mücadeleye son vermek mümkün değil, çünkü siz müzakereye oturdunuz artık bunlarla'' diye konuştu.

Günedoğu'daki vatandaşların büyük çoğunluğunun PKK'nın teröre başvurmasından ve şiddet kullanmasından ciddi derecede rahatsız olduğunu vurgulayan Baykal, buradaki vatandaşların demokrasi ve hukuk düzeni içinde hak ve özgürlüklerinin tanınarak, huzur içinde yaşamalarına zemin hazırlanmasını devletten beklediklerine dikkati çekti.

''Gelinen noktada PKK o bölgede bir anlamda otorite, söz sahibi iktidar merkezi haline gelmeye başladı'' diyen Baykal, PKK'nın içinden gelen insanlar için sınırda ''mobil mahkeme kurulduğunu'' ifade etti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Açılım öyle bir süreç ki süreç işlediği andan itibaren Türkiye'yi ayrıştırıyor, terör merkezlerini güçlendiriyor, bölgede hakim hale dönüştürüyor, sizin hukukunuz işlemez hale geliyor, aciz kalıyorsunuz, hukuku çalıştıramıyorsunuz. Bu manzaraya tanık olan milyonlarca insan da büyük bir tepki, kırgınlık ve kızgınlık içinde'' dedi.

Sanatçı Sabahat Akkiraz'ı kabülde gazetecilerin ''Demokratik Açılım'' süreciyle ilgili sorularını yanıtlayan Baykal, Türkiye'nin bir bütün olduğunu belirterek, ''Silivri'de uygulanan kanunla Silopi'de uygulanan kanun farklı olabilir mi? Türk milleti bunu hazmeder mi? Bu farklılaşmanın nedeni nedir, hukuk niye farklı işliyor'' diye sordu.

Hukukun parçalanamayacağını, dağıtılamayacağını ve bu çerçevede çelişkilere göz yumulamayacağını ifade eden Baykal, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Başsavcılık yetkililerinin ''dikkat'' edilmesi yönünde açıklamalar yaptıklarını söyledi.

''PKK'nın temsilcileri olduklarını'' ifade eden insanların ''elini kolunu sallaya sallaya'' çıkıp geldiğini gören insanların, ''artık o bölgede devletten medet umamayacağını'' savunan Baykal, ''Açılımın sonucu bu. Açılım öyle bir süreç ki süreç işlediği andan itibaren Türkiye'yi ayrıştırıyor, terör merkezlerini güçlendiriyor, bölgede hakim hale dönüştürüyor. Sizin hukukunuz işlemez hale geliyor, aciz kalıyorsunuz, hukuku çalıştıramıyorsunuz. Bu manzaraya tanık olan milyonlarca insan da büyük bir tepki kırgınlık ve kızgınlık içinde'' değerlendirmesinde bulundu.

Çocuklarını şehit verenlerin, ''benim evlatlarımı öldürenler, kahraman gibi karşılanacaksa ben çocuklarımı niye ölüme gönderdim'' diye sorduklarını kaydeden Baykal, bu soruların ''vicdanı, hukuku, adalet duygusunu ve Türkiye'deki barışı kanattığını'' dile getirdi.

''BÜYÜK ZAFER KAZANMIŞ OLMA DUYGUSU YAŞIYORLAR''

Girişlerin yaşandığı ilk gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın gelişmeleri ''sevinç tablosu'' olarak nitelendirdiğini söyleyen Baykal, durumu ''utanç tablosu'' olarak gördüğünü ifade ettiğini hatırlattı.

Türk milletinin vicdanında ''bir büyük tepki'' söz konusu olunca Başbakan Erdoğan ile Hükümet yetkililerinin ''bahane aramaya'' başladığını öne süren Baykal, ''Başbakan halkın tepkisini görünce 'bunları kabul edemeyiz, üniformalarıyla geldiler, böyle bir şey kabul edilmez' diyor. Kabul ettin, kabul ettin'' dedi.

Bir DTP yetkilisinin ''kırk yaşımın en mutlu'' günü sözlerini hatırlatan Baykal, ''Onun öyle hissetmesi mi suç, onun böyle hissetmesine neden olan tablosunun yaratılmış olması mı suç? İktidar bunu yarattı. O tablonun içinde herkes elbette bir büyük zafer kazanmış olma duygusu yaşıyorlar'' diye konuştu.

DTP'li bir yetkilinin ''Türkler korkmasın'' şeklinde açıklama yaptığını hatırlatan Baykal, ''Devletin artık yeter derecede güvence oluşturmadığını gören DTP'nin Genel Başkanı, 'güvendiğiniz devlet perişan oldu, siz de ürküyorsunuz korkuyorsunuz, merak etmeyin size bir şey yapmayacağız' diyor'' şeklinde konuştu.

Bu olayın ''siyasi polemik'' konusu yapılamayacağını, ''milli bir mesele'' olduğunu vurgulayan Baykal, süreçte ''usul hatalarının'' yapılmadığını, sürecin ''temelden yanlış'' olduğunu savunarak, ''müzakere ile terörün ortadan kaldırılamayacağını'' ifade etti.

''İŞİN HALKIN TEPKİSİNİ ÇEKEN SORUMLULUĞUNDAN SIYRILMA ÇABASI''


Bir gazetecinin Başbakan Erdoğan'ın ''Şovlar devam ederse her şey başa döner'' açıklaması olduğunu söyleyerek,''Süreçte başa dönülebilir mi'' diye sorması üzere Baykal, açıklamaları ''işin halkın tepkisini çeken sorumluluğundan sıyrılma çabası'' olarak değerlendirdi.

Hükümet'in halkın tepkisine hak vererek, yanlışlıktaki kendi sorumluluğunu saklama çabasında olduğunu iddia eden Baykal, ''Sen zannediyor musun tepki, sırtındaki üniformaya, ayağındaki ayakkabıya, sırtındaki çantaya? Olayın özüne tepki olayın özüne. 'Devleti ne hale düşürdünüz' diye millet tepki gösteriyor'' dedi.

Bir gazetecinin ''İçişleri Bakanlığı yetkilileri görüşmede MİT Müsteşarı'nın bulunmadığını belirttiler siz MİT Müsteşarı'nın olduğunu söylediniz'' demesi üzerine Baykal, ''Basında çıkan haberlerden bölgede bulunduğunu duydum. Görüşmede olmayabilir tabii. Yanlışsa mesele yok. MİT Müsteşarı'nın bütün bu süreçle ilgisi konusunda orada fiilen bulunduğunun deliline ihtiyaç yok galiba'' diye konuştu.

Genelkurmay açıklamalarının hatırlatılması üzerine Baykal, ''Tabii üzüntü verici olaylar'' dedi.

Projenin başından beri ''gerçek bir mutabakat sağlanmadan yürütüldüğünü'' öne süren Baykal, ''Kurumlar gerçek tavırlarını söyleyince bir dağılma, çözülme tablosu ortaya çıkıyor'' diye konuştu.

Baykal, Başbakan Erdoğan ile görüşmede kamera bulunmasını, ''açılımın muhalefet de dahil olmak üzere bir devlet projesi olarak yansıtılmaması'' için istediklerini söyledi.

Gazetecilerin Akkiraz'a ''Demokratik Açılım'' süreciyle ilgili soru sormak istemeleri üzerine Baykal, sanatçının herkes tarafından sevildiğini ve bu tür tartışmalara sokulmaması gerektiğini söyledi.