Başbakan DTP'lilere sahip çıktı

Meclis'in yeni dönem açılış resepsiyonuna katılan Başbakan Erdoğan, DTP'li vekillerin polis zoru ile mahkemeye götürülmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken 411 ve 367 krizlerini hatırlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP'li vekillerin polis zoruyla mahkemeye götürülmeleri konusuyla ilgili, "Muhalefet de bu konuda elbirliği yaparsa o zaman bunlar çözülebilir. Bu parlamento biliyorsunuz 411'i yaşadı, 367'yi yaşadı. Bunlar da var tabi. Onun için biraz şimdi artık yoğurdu da üfleyerek yemek durumundayız yani" dedi. Erdoğan, parlamenter yada sivil, kimsenin düşüncelerinden ötürü yargılanmasını istemediklerini belirterek, "Çünkü biz bunları yaşamış birileriyiz. Bunları Türkiye'nin artık aşması lazım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, konuşmayı "objektif, pozitif düşüncelerin zengin kıldığı, birleştirici, bütünleştirici" bir konuşma olarak gördüğünü söyledi. CHP'lilerin Gül'ün konuşmasını alkışlamamasını da değerlendiren Erdoğan, "Ancak tabii bir şeyi üzülerek müşahede ettim. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı’na, Cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlığı ben tereddütle karşıladım. Önce CHP bu nezaketsizliğini gidermeli. Öyle zannediyorum ki TBMM çatısı altında bugüne kadar o kürsüye çıkan cumhurbaşkanına, herhalde demokratik yollardan buraya gelenlerin böyle bir saygısızlığı olmamıştır, ben rastlamadım. Ama bugün bunu görmek bana göre bugün bu çatı altında üzülecek ön önemli sahne idi. Söyleyeceğim bu kadar" diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve kuvvet komutanlarının ilk kez Genel Kurul Toplantısına katıldıklarının hatırlatılması üzerine ise Erdoğan, "Çok farklı bir şey değil, olması gerekendi bu. Olması gerekeni yaptılar" dedi.
DEMOKRATİK AÇILIM
Demokratik açılımla ilgili soruları da cevaplayan Başbakan Erdoğan, bu konudaki çalışmaların sürdüğünü belirtti. Konunun parlamento çatısı altına da geleceğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geldiği zaman da atılması gereken adımları atacağız. Bu konunun kısa, orta, uzun vadede yapılması gereken başlıkları var, bunları yapacağız. Sorun alanları üzerinde azami çalışmayı göstereceğiz. Bu Türkiye'de milli birlik projesidir. Demokratik açılım sürecidir. Bunu bir anda her şeyi halletmek olarak görmek çok yanlış olur. Burada başta terör sorunu olmak üzere bütün etnik unsurların sorunlarına, azınlıkların sorunlarına, Ermenistan'la ilişkilerimiz ve diğer komşu ülkelerle ilişkilerimize varıncaya kadar, ülkemizdeki tüm inanç gruplarının sorunlarına varıncaya kadar, bu sorun alanlarını asgariye indirecek bir açılım süreci bu. Ama kısa vadede inşallah yapacaklarımız olacak. Orta ve uzun vadede yapacaklarımız olacak. Zaten şu anda parlamento açıldı, bundan sonraki süreç içerisinde parlamento çatısı altında yapacaklarımızla, tüm Anadolu'ya yayılarak yapacaklarımızı da göreceksiniz."
"IMF KARARINI VERMELİ"
IMF ile anlaşma konusunda yeni bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, "IMF ile görüşmelerde olumlu diyebilirim ama şu noktada diyemem. Ancak öyle zannediyorum ki 6-7 Ekim ve öncesi çok daha farklı gelişmelere neden olabilir” dedi. IMF'li, IMF'siz diye bir şeyin söz konusu olmadığını ifade eden Başbakan “Türkiye, IMF'in aynı zamanda ortağı. Böyle bir durum da söz konusu. Temenni ederiz ki IMF kararını bir an önce verir. Çünkü artık bizim açımızdan verilecek bir karar yok. IMF'nin kararını vermesi lazım. IMF
kararını verdiği anda biter" şeklinde konuştu.
IMF BAŞKANINA AYAKKABI FIRLATILMASI
İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde IMF Başkanı'na ayakkabı fırlatılması olayını da sert bir dille eleştiren Başbakan, "Protesto demiyorum, ben bunu protesto olarak kabul etmiyorum. Bu bir saldırıdır. Protesto başka bir şey. Bakın biz şu anda çalışmalarımızı yaparken, orada protesto yapabilecekleri alanları hazırladık. O bölgenin dışında 13 tane alan hazırladık. Protesto eden protestosunu yapsın, pankartını assın, elinde kartonlarla ne yapacaksa yapsın. Ama kalkıp da yani Irak'a özenerek, orada olanlara özenerek, kalkıp oradan ayakkabı fırlatmayı ben Türkiye'nin misafirperverliğine saygısızlık olarak görüyorum. Ve böyle
birşeyi de doğrusu kabullenmiyorum. Bu bir demokratik tavır değildir" dedi.
DTP'LİLERLE SOHBET
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin "DTPli vekillerin mahkemeye götürülmesini engelleyecek yönde anayasa değişikliği olacak mı?" sorusu üzerine, "Burada şimdi atılması gereken adımlar neyse ben bugün orada da söyledim. İster parlamenter olsun, ister sivil olsun yani düşüncelerinden ötürü biz kimsenin yargılanmasını düşünmüyoruz, istemiyoruz. Çünkü biz bunları yaşamış birileriyiz. Bunları Türkiye'nin artık aşması lazım" yanıtını verdi.
Akın Birdal'ın, DTP'li vekillerin mahkemeye götürülmeleri ile ilgili olarak 'Sayın Başbakan umarım mecliste bu sorunu çözeriz. Üç ay sonrasına bırakmayız, yargıya bırakmayız' sözleri üzerine ise Erdoğan, "İnşallah onu da söyledik. Muhalefet de bu konuda elbirilği yaparsa o zaman bunlar çözülebilir. Bu parlamento biliyorsunuz 411'i yaşadı, 367'yi yaşadı. Bunlar da var tabi. Onun için biraz şimdi artık yoğurdu da üfleyerek yemek durumundayız yani" diye konuştu. Sırrı Sakık'ın 'Bu parlamento biliyorsunuz 94'leri de yaşadı' sözü üzerine Erdoğan, "İşte bütün mesele ne biliyor musun? Parlamento, parlamentolar; kurumlar, kurum vesaire... Bu irtibatlar tabii çok çok önem taşıyor. Ama önemli olan adımları atmak"dedi.
Sakık da Erdoğan'a, "Cumhurbaşkanımızın, Meclis Başkanımızın, sizin açıklamalarınız, kurumlarımızın uyum içinde olması bizi umutlandırıyor" dedi.
Erdoğan, bir gazetecinin "Sayın Baykal'a yollamayı düşündüğünüz mektupla ilgili bir tarihsel gelişme var mı' sorusuna da, "Kongreden sonra" yanıtını verdi.